BUGÜN ALLAH İÇİN NE YAPTIN ?…

Çarşamba, Mayıs, 2011
476
Ana Sayfa ·Din & İnanç ve Felsefe ·BUGÜN ALLAH İÇİN NE YAPTIN ?…

BUGÜN ALLAH İÇİN NE YAPTIN ?…
Saniyeler, dakikaları; Dakikalar, saatletleri; Saatler, haftaları; Haftalar, ayları; Aylar, yılları; Yıllar, ömrünü durmadan ve acımadan tüketip bitiriyor…
Hayat devam ediyor, ölüm hiç gelmeyecekmiş gibi..
Görüyorsun ki zaman nehri akıyor..

PEKİ… SENİN NE KADAR VAKTİN VAR ?…
Yarın, saat beşte asılacağını bilen ve bekleyen bir idam mahkumuyla, bu satırları şu an okuyan senin aranda bir tek fark var..O, daha kaç saati kaldığını biliyor, sen ise bilmiyorsun…
Bu, önemli bir fark mıdır?..
İster inan, ister inanma, ister ciddiye al, ister kulak arkası et…
Hiçbir hazırlık yapma ama. Her canlı ölümü tadacaktır. (Al-i İmran, 185)
İçinde, yürüdüğün ve bitecek olan “zaman koridoru” için muhakeme yapıp düşünmeye vaktin yok mu?…
Gel biraz, düşünelim…
Ben; benim için, sen; senin için…
Evet, zaman akıyor ama kimisi için hüzün dolu, kimisi için sevinç…
Peki sen hesap gününü düşünüp, ödül ya da ceza alacağın gün için neler yapıyor, zamanını nasıl değerlendiriyorsun?…
Kim için ne kadar harcıyorsun vaktini?…
En kıymetli hazineni nasıl kullanıyorsun?…
Poyrazda mı savruluyor bir avuç toprak gibi, yoksa içinde bulunduğun günün mihenk taşlarını keşfedip, sonsuz yaşantına sonsuz armağan olarak mı gönderiyorsun?…

ŞİMDİ SORGULAMA ZAMANI:…
-Ne kadarını 3-5 kuruşluk dünya menfaati ve geçim derdi için,
-Ne kadarını havanın peşinden koşanlar için,
-Ne kadarını hipnotizma kutuları için,
-Ne kadarını boş sohbetler için,
-Ne kadarını meşhurların gayr-i meşruları için,
-Ne kadarını kara hayal perdesinin hayaletleri için,
-Ne kadarını şer yuvalarının masalarında maskeli canavarlar için,
-Ne kadarını zaman katillerinin tezgahlarında oyalanarak, kendinin ve sevdiklerinin ebedi hayatını hüsran etmek için harcıyorsun?…
Ya da hakikat güneşine kalbini yöneltip ne kadarını aydınlatabiliyorsun?
Sorgulamaya devam edelim lütfen..
Ailene ve sevdiklerine ne kadarını verebiliyorsun kıymetli zamanının?
Bir hikayede anlatıldığı gibi; Oğlun ya da kızın sana harçlıklarından saatlik ücretini biriktirip, “Babacığım- Anneciğim 1 saatini satın alabilirmiyim, benimle oynar mısın?” diyeceği günü mü bekliyorsun?…
Yoksa Rabbimizin hesap gününü mü beklemektesin?..
Öyleyse bu kelamı duymaya hazır ol:
-“Kulum senin dünya işlerin için 23 saat müsaade ettim ve senden 1 saatini istedim. Sen bunu da mı bana veremedin?”
Böyle diyeceği gün hangi yüzle duracaksın karşısında?
Küçük bir hesap yap:
20-30 yıllık bir saadet uğruna 23 saat, sonsuz saadet için ve zaten hazır verilmiş olan nimetler ve verilmekte olanların şükrü için sadece ve sadece 1 saat..
Tekrar ediyorum, 1 saat.
Bu nasıl bir adalet değil mi?…
Şaşılacak bir şey doğrusu…
Aslında hepimiz biliyoruz ki adalet değil her şeyiyle “Rahmet”..
Gün bitimini düşün bir de..
Akşamları yatağına girerken huzurlu musun mesela?
“Bugün Allah için, seni Yaratan için ne yaptın?” sorusuna, her şeyi ALLAH için yapman gerekirken, eli boş düşüncelerle mi dalıyorsun uykuya?…
Öyle zamanlar oluyor ki, paslanmış, tozlanmış vicdanın hiç sızlamıyor…
Dostumuz senden yardım istediğinde, ruhunun çırpınışlarını görürken ona yardım etmediğinde, vaktini onun için ayırmadığında, o senden gönül diliyle yardım beklediğini haykırdığında, sen bir şeylerin peşinde koşuşturduğunda ve ona yardım edemediğinde bunun hesabını nasıl vereceksin?…
Ve o arkadaşımız için bu durum hayati bir öneme sahip ise..!
Ayrıca, hayatta tanıştığın binlerce kişi o gün geldiğinde “Bana neden anlatmadın bunları?” diye sorduğunda dünyalar başına yıkılmayacak mı, yerin dibine geçmeyecek misin?, Rabbinin karşısında?…
Rabbin buyuruyor: “Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım”… (Zariyat.56)
O halde; bu Onsuz telaş treni, Hak istasyonuna ulaştırır mı seni?…

 

 
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”

Araç çubuğuna atla