“BEN SENİN CEMAZİYELEVVELİNİ BİLİRİM” SÖZÜ NEREDEN GELİYOR ?…
‘Ben senin cemâziyelevvelini bilirim’ deyimini sık sık duyarsınız.
Gördüm ki bu meşhur deyimin anlamının bilen pek yok. Sizin için araştırdım:
Cemaziyulevvelin halk arasındaki kullanımıdır. Bir kişinin geçmişiyle ilgili olumsuzluklarını anlatmak anlamını içerir.
Özellikle kişinin geçmişteki kötü hallerine bu deyimle vurgu yapılır.
Bu deyim; ben senin geçmişini bilirim, anlamında kullanılır.
Bu meşhur deyimin bir de hikayesi vardır:
Osmanlılarda arşivciliğe büyük önem verilir ve devlete ait her belge titizlikle saklanırdı.
Şimdiki gibi dosyalama düzeninin olmadığı o dönemde devlet dairelerinde bu iş için çuvallar kullanır ve her aya ait biriken belgeler bir torbaya doldurarak korunur üzerine evrakların ait olduğu ayın adı yazılırdı. Sene sonunda on iki tane olan evrak torbaları arşive kaldırılırdı.
Arşive kaldırılan belgelerin birbirine karışmamasının ve arandığı zaman kolay bulunabilmesinin sağlanması için torbaların üzerine iri yazı ile ait olduğu ayın adı yazılır, bundan sonra torbalar mahzene indirilip, orada sıraya konulurdu.
O tarihlerde alaturka saat ve hicri takvim kullanıldığından torbaların üzerine yazılan aylar; recep, şaban, ramazan, cemaziyelevvel, cemaziyelahir şeklinde idi…
Yıllardan birinde cemâziyel evvel ayına ait belgelerin bir sandığa konulup, sandığın kapağı mühürlenerek belgelerin başka bir yere götürülmesi gerekmiş…
Arşivde görevli dar gelirli bir memur, istenilen belgeyi sandığa boşalttıktan sonra eski yıllara ait boş torbayı alıp evine götürmüş.
Bir süre sonra da yoksulluk nedeniyle bu torbadan kendine don gömlek, iç çamaşırı diktirmiş ve giymeye başlamış.
Torbanın üzerindeki saf bezir işi mürekkep, çamaşırın birkaç kez yıkanmasına karşın çıkmamış ve torbanın üzerindeki cemâziyelevvel yazısı, iç çamaşırın arka bölümünde olduğu gibi kalmış.
Bir gün hamama giden katip, orada daire arkadaşı ile karşılaşmış.
Arkadaşı katibin iç donunun üzerinde yazılı kalan cemaziyelevvel yazısını fark etmiş.
İşi anlamış ama ses çıkarmamış.
Gel zaman git zaman torba hırsızı katip mesleğinde terfi ederek müdür olmuş.
Artık kadife astarlı samur kürkler, mücevher işlemeli kaftanlar giyer olmuş.
Eski meslek arkadaşlarına tepeden bakmaya başlamış.
Hamamda rastladığı arkadaşı da onun emrinde çalışıyormuş.
Bir gün aralarında bir tartışma çıkmış.
Gururu kırılan arkadaşı eski torba hırsızı müdüre şunları söylemiş:
“Haydı canım sen de, kime hava atıyorsun?
Ben senin cemaziyel-evvelini bilirim…
“Cemâziyelevvelini bilmek” sözü o günden sonra, herhangi bir kişinin geçmişteki bir kusurunun unutulmadığını “üstü kapalı bir biçimde” anlatmak için kullanılmaya başlanmış…
İnsan, geldiği yeri unutmamalı. Bir zamanlar kendisinin çektiği acı durumları, başkalarına çektirmeye kalkmamalı.
Başkalarının yaptıkları yanlışsa, aynı yanlışları tekrarlayan kişi olmamalı.
Herkes yanlış da yapsa, kendisi doğruyu yapanların ilki olmalı. Veraset yoluyla yahut hasbe’l-kader kendisini çok iyi bir konumda bulmuşsa, onu bulamayanları düşünmeli, kendisini o insanların yerine koymalı.
Sahip olduğu o imkanların elinden alınıvereceğini aklına getirerek hep iyiliklerin adamı olmaya gayret etmeli.
Her birimizin cemaziyel evveli olduğu gibi cemaziyel ahiri de yok mu?
Ne oldum dememeli insan. Ne olacağım diye düşünmeli.
Akıbetimiz hayır ola…
CEMAZİEL AHİR…
Elin hiç kalem tutmazdı..
Kalbin yine boşluktaydı..
Kafan hep karışıktı..
Cemaziyel evvelini bilirim ben senin…
Abdestini hep eksik alırdın..
Namazında huşuyu bulamazdın…
Dua niyazda bulunmazdın…
Cemaziyel evvelini bilirdim ben senin..
Tanımadıklarına Selam vermezdin..
Muhabbetullahı hiç bilmezdin…
Bir gönüle hiç girmezdin…
Cemaziyel evvelini bilirim ben senin..
Ölümü hiç hatırlamazdın…
Kul hakkı nedir tanımazdın..
Gönülden tevbe tutmazdın…
Cemaziyel ahirine duacıyım ben senin…
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”