Hikayeler

Hikayeler Kategori İçerikleri

PİŞMANLIK… Oyun çocuğuydum. Mahallede bir samimi arkadaşım vardı. Benden büyüktü. Bir ağabey gibi davranır, üstüme titrer, bilmediğimi öğretir ve beni korumak için her tehlikeye atılırdı. Beraber eğlenir, birlikte gülerdik. Bir gün (o günü yaşamamış olmayı hep istemişimdir) evet, bir gün evlerinin önünde onu bekliyordum. Yanımda başka çocuklar da vardı. Kısa bir süre sonra geldi. Çocuklar […]

BU FOTOĞRAFIN HATIRLATTIĞI MİNİ BİR HİKÂYE! Hafızasını yitirdiği zaman değil de hatırladığı zamanlar ona ıstırap veriyordu. Hasta yatağından doğrulup ömrünü verdiği çocuklarının onu ziyarete gelmelerini bekliyordu. Gelmeyeceklerini de biliyordu… … Yaşamının son günleriydi besbelli. Geride bırakacağı bir şey de kalmamıştı zaten. Anılarla gidecekti, sevdiklerinin anılarıyla… Fakat kalbindeki o boşluk hâlâ vardı. Bu son umuduydu belki […]

ZENGİNLİK VE FAKİRLİK… Çok güzel bir hikâye.. Kendisini fakir gören insanların, aslında ne kadar zengin olduklarını da gösteriyor okuyacaklarınız.  Her şey hangi zaviyeden bakıldığına bağlı.  Hepimiz başkalarının servetine göz koymaktansa, sahip olduğumuzun farkına varsak, belki daha aydınlık bir dünyada ve daha mutlu yaşayabiliriz.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM..  Gruplarla yapılan gezilerde keyif almanız için bazı seçeneklerin bir arada olması lazımdır. Bu seçeneklerden bir tanesi bile olmazsa o gezi sizin için tam bir kabus olur.. Bu seçenekleri şöyle sıralamak doğru olacaktır.. 1- İyi ve konforlu bir araç 2- Bilgili ve tecrübeli bir rehber 3- Uyumlu yolcular.. Şayet bunlarda birisi aksarsa o gezi size […]

VERESİYE DEFTERLERİ.. Koca bir yılın, Koca bir mahallenin, Küçücük bir bakkal dükkanında, defteri olurdu.. “VERESİYE”..   Eskilerin bu veresiye defterlerinin yerini  şimdi kredi kartı hesap ekstreleri aldı. Aradaki fark, bir zamanlar yazdırırdık, şimdi okutulan olduk…   Küçükken rahmetli babam beni bakkala sıkça yanında götürürdü.

SİZİNLE DE DALGA GEÇEN BULUNUR İNŞALLAH!… Dün, rahmetli halamın kızının cenaze arabasına konan naaşının arkasından mezarlığa giderken, geçmiş senelerin bir muhasebesini yaptım… Hatıralarım canlandı birden bire.. Yıllar önce, 91 yaşında ölen, ihtiyar anneannemin ellerindeki buruşmuş derileri tutar sıkardım.. Suyu çekilmiş deriler birbirlerine yapışır o vaziyette dururdu bir müddet.. Çok komiğimize gider, ablamla dakikalarca gülerdik.. Bizim […]

KARTAL OLARAK DOĞUP, TAVUK GİBİ ÖLMEK !… 27.01.2011 Haluk Cangökçe Bilinen bir hikayedir; KARTAL OLARAK DOĞUP, TAVUK GİBİ ÖLMEK… Ancak bu hikayeden çıkarılması gereken çok büyük dersler vardır. Duymamış olanlar için, hikayeyi bir daha hatırlatalım… Bir zamanlar, büyük bir dağda kartallar yuva yaparlarmış. Bir kartal’da 4 tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş. Bir gün bir deprem olmuş […]

BİR MUMUN HAYAT HİKAYESİ!…  Önce bir teneke de idim adım parafindi… Sonra uzunca bir süre bir depoda diğer parafinler ile beklemede kaldım, Sonra bir hareketlilik oldu ,  Teneke bir arabaya yerleştirildi , yanımda benim gibi onlarca teneke vardı,  İşyerine geldim burada tenekemin kapağı açıldı ,  Etraf ne kadar güzel , Mis gibi kokuyor her yer […]

 27 Ekim 2011 Perşembe AĞUSTOS BÖCEĞİ İLE KARINCA… ÇİN VERSİYONU….. Karınca bütün yaz çalışır evini, yiyeceklerini hazır eder. Ağustos böceği de yan gelir yatar ve karıncayla alay eder, vur patlasın çal oynasın yazı geçirir. Ve kış gelir… Karınca sıcacık yuvasında karnı tok bir şekilde kışı geçirirken, Ağustos böceği açlık ve soğuktan iki gün sonra ölür. […]

DENİZ KIZLARI…(Oscar Wilde’ın hikayesi)…. Adamın biri, her mehtaplı gecede alır başını deniz kıyısına gidermiş. Dönüşünde sorarlarmış: “Ne gördün?” “Dünya güzeli deniz kızları gördüm, altın saçlarını gümüş taraklarla tarıyorlardı”, dermiş hep. Bir gece yine tek başına deniz kıyısına vardığında, gerçekten dünya güzeli deniz kızları görmüş, altın saçlarını gümüş taraklarla tarıyorlarmış. Döndüğünde yine sormuşlar: “Ne gördün?” “Hiç” […]

KOCA YUSUF…Ülkemizde, güreş denildimi akla: “Koca Yusuf” gelir. Güçlü ve kuvvetli insanları tanımlamak için de, Koca Yusuf’un adı kullanılır. Türk insanının şuuraltına kadar işleyen bu insan; 1857 yılında, Şunnu’da dünyaya gelir. İyi ustaların elinde, küçük yaşta pehlivan olur. Ülkede; yenemediği pehlivan kalmaz. Devrin modasına uyarak; Avrupa ve Amerika turnesine çıkar. Önce; Fransa ve İngiltere. Buralarda […]

MASALLARIMIZ ÇALINDI ÖNCE… Maviye çıkardı çocukluğumuz. Ne yana dönsek umut, kime tutunsak vefa… Çaldılar ceplerimizden çocukluk ruhumuzu. Öksüz kaldı saksıda çiçek, bedende ruh, şiirde kelime… Attila İlhan’ın “o eski heyecan ölür” dediği dizeye sarılıyorum sımsıkı. Ölmemeliydi heyecan. Profesyonelleşmemeliydi insan. Amatör kalmalıydı sevgi. Düzene alışmaktı çünkü profesyonellik, eyvallah çekmekti her şeye. Oysa amatörlük sıkı işçilik demekti.

EFLATUNA SORMUŞLAR… “Dünya nasıl düzelir? ” Cevap: “Filozoflar (başkanlar, cumhurbaşkanları, başbakanlar) kral ya da krallar filozof olunca…” Tekrar sormuşlar: “İnsanların sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?” Eflatun tek tek sıralamış: 1. “Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ama büyüyünce çocukluklarını özler, geri dönmek isterler… 2. “Para kazanmak için durup dinlenmeden çalışır, bu uğurda sağlıklarını […]

“BEN SENİN CEMAZİYELEVVELİNİ BİLİRİM” SÖZÜ NEREDEN GELİYOR ?… ‘Ben senin cemâziyelevvelini bilirim’ deyimini sık sık duyarsınız. Gördüm ki bu meşhur deyimin anlamının bilen pek yok. Sizin için araştırdım: Cemaziyulevvelin halk arasındaki kullanımıdır. Bir kişinin geçmişiyle ilgili olumsuzluklarını anlatmak anlamını içerir. Özellikle kişinin geçmişteki kötü hallerine bu deyimle vurgu yapılır. Bu deyim; ben senin geçmişini bilirim, […]

KÖPEKCİ SAVCI  Korkudan herkesi titreten bir savcıydı. O devir öyle bir devirdi. Tek parti CHP devri. Hukuk CHP ileri gelenlerinin söylediği şeylerdi. Onlar herşeyi bilir, her şeyi doğru yaparlardı. CHP il başkanları aynı zamanda o ilin valisi idiler. İşte böylesine hukukun yerlerde süründüğü günlerde Ankara’dan sırtı pek bir savcı İzmit’te kendi çapında hüküm sürüyordu. Astığı […]

BURAYA NASIL DÜŞTÜN? Geneleve gitmişti. Odaya girdiğinde kadına acıyan gözlerle baktı ve sordu: – Sen buraya nasıl düştün? Bu defa acıma sırası kadında idi, muhatabına baktı, baktı ve: – Benim hikayem uzundur dedi. Sen buraya nasıl düştün?. * Doğrusu tuhaf bir hoca idi. Çevresinde ilmine güvenilir ve dini konularda görüşüne başvurulurdu. Ama aynı zamanda da […]

“ŞEHİR ŞEHİR KARADENİZ VE YAYLALAR” TURU HİKAYESİ…(6. GÜN) Bugünkü program yine çok güzel.. 6.Gün: OF UZUNGÖL- TRABZON: Sabah kahvaltımızın ardından Of Çaykara üzerinden1300m yükseklikte bulunan Uzungöle varış. Göl etrafında yürüyüş sonrasında yöresel öğle yemeği Yol üzerindeki kiremitli köprüde fotoğraf molası sonrasında Trabzon a hareket.. 13.yy Bizans kilisesi olan Ayasofya Müzesi`ni ve fresklerin gezilmesi. Fatsa’ya varış.. […]

“ŞEHİR ŞEHİR KARADENİZ VE YAYLALAR” TURU HİKAYESİ ..(7. ve SON GÜN) Bir haftalık “Şehir Şehir Karadeniz ve Yaylalar” Turunun bugün son günü..Ankara’ya dönüş yolculuğuna başlıyoruz..Turun ikinci günü Samsun’ un simgesi sayılan, Atatürk heykelini görecek ve toplu resim çektireceğiz… Bugünkü program şöyle… 7.Gün: AMASYA-ÇORUM-ANKARA-: Sabah kahvaltımızın ardından Amasya’ya hareket. Amasya’ya varış. Öğle yemeği- saraydüzü kışlası. Amasya […]

“ŞEHİR ŞEHİR KARADENİZ VE YAYLALAR” TURU HİKAYESİ…(5. GÜN) Yine görselliğin bol olduğu bir gün bizi bekliyor. Program şöyle… 5.Gün: FIRTINA VADİSİ-TAR DERESİ-PALOVİT-ZİLKALE-RAFTİNG-ÇAMLIHEMŞİN-AYDER: Sabah kahvaltımızın ardından Fındıklı’da Çağlayan Köyünün ziyareti ve sonrasında Ardeşen üzerinden dünyada korunması gereken 200 ekolojik bölgeden bir tanesi olan Fırtına Vadisine giriş. Yolumuz üzerindeki Ülkemizin en çok yağmur alan ve çay üretim […]

“ŞEHİR ŞEHİR KARADENİZ VE YAYLALAR” TURU HİKAYESİ…(4 GÜN) 4.Gün: Programımız şöye…ÇAYELİ-HOPA-SARP-BORÇKA-KARAGÖL: Sabah kahvaltımızın ardından Ulu Önder Atatürk`ün vasiyetinin bir kısmını yazdığı Atatürk Köşkü `nü ziyaret ve sonra yol üzerinde geleneksel tahta tezgâhlarda dokunan bir Rize Bezi Fabrika Satış Mağazası`nda alışveriş imkânı. Sürmene’de ünlü Sürmene bıçakları hakkında bilgilendirme ve alışveriş ve Arhavi, Hopa üzerinden hareketle Sarp […]

“ŞEHİR ŞEHİR KARADENİZ VE YAYLALAR” Turumuzun bugün üçüncü günü..Şansımızdan yağmur yok. Zigana’ları tırmanıp, “KARACA” Mağarasını ziyaret edeceğiz. Daha sonra da Sumela Manastırını göreceğiz. 3.GÜN Programı şöyle… SUMELA MANASTIRI-ZİGANA-GÜMÜŞHANE KARACA MAĞARASI: Sabah kahvaltımızın ardından Giresun’a hareket  açık olması durumunda Giresun Kalesi’nin görülmesi Yolumuz üzerinde bulunan eşsiz güzelikteki Harşit Vadisi manzaralarını fotoğraflayarak Kürtün üzerinden Göz kamaştırıcı zengin […]

Gezimizin 2. gün programı şöyle… 2.Gün: SAMSUN-TERME-BANDIRMA-FATSA-ORDU-YASON-BOZTEPE: Sabah kahvaltımızın ardından Samsun’a hareket. Samsun’da ilk adım Anıtı, Bandırma Vapuru, görüldükten sonra termede öğle yemeği sonrasında Ordu’ya hareket. Yason Burnunu gezileri sonrası Perşembe ilçesini takiben Ordu’ya varış Ordu Boztepeden muhteşem ordu manzarasını izledikten sonra Otelimize yerleşme. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde ——————————————————————————————— *SAMSUN “İLK ADIM ANITI”… İlk İlkadım […]

CİTTUM, CEZDUM, CELDUM… Gözümüzün alabildiği kadar yeşil, çağlayan şelaleler, dereler, çeşit çeşit kuşların kanat çırpmasıyla Karadeniz… Uğruna nice şarkıların yazıldığı, aşıkların, nefretle sevgi ile yazdığı türkülerin her yerde tınladığı, ‘Sikinti yok’ lafını her yerde işiterek… Bu yıl alışkanlık haline getirdiğimiz Akdeniz ve Ege kıyılarını bırakıp, kendimizi Karadeniz’in en güzel yaylalarına attık.

MASALLARIMIZ ÇALINDI ÖNCE… Maviye çıkardı çocukluğumuz. Ne yana dönsek umut, kime tutunsak vefa… Çaldılar ceplerimizden çocukluk ruhumuzu. Öksüz kaldı saksıda çiçek, bedende ruh, şiirde kelime… Attila İlhan’ın “o eski heyecan ölür” dediği dizeye sarılıyorum sımsıkı. Ölmemeliydi heyecan. Profesyonelleşmemeliydi insan. Amatör kalmalıydı sevgi. Düzene alışmaktı çünkü profesyonellik, eyvallah çekmekti her şeye. Oysa amatörlük sıkı işçilik demekti. […]

BEN ETTİM, SEN ETME… Lâfı-sözü dinlenen, ağzından çıkan her lâfa itibar edilen bir adam, bir başka adam hakkında; iddia mı desem, iftira mı desem, bir lâf etmiş… Dedim ya, lâfı dinlenen biri… Ağzından çıkan her söz; durgun suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali; halka halka, sokak sokak, mahalle mahalle, şehir şehir yayılıp, bütün ülkede duyulmuş… […]

MASAL EKSİKLİĞİ…Nasıl ki, kanda demir, çinko ya da kalsiyum eksikliği olunca; yapısal bir sorunun varlığından bahsedilirse çocukta… “Masalsızlık” da, hatta daha beter olarak, noksanlıklara işaret eder, benzer şekilde… Yatılı okullara konup, “masal gerçeklikleri”nden uzaklaştırılan körpecik çocukların “muhayyile”leri gelişmezse; Tıpkı kireçlenmedeki gibi, yaşlandıkça yüreklerinin ufukları da taşlarla örülür ve duyarsızlaşırlar, giderek… Kalkın bakın kitaplıklarınıza… Bir tanecik […]

BU DA GEÇER YA HU… Sultan Mahmut bir gün tüm vezirlerini toplayıp, bana bir yüzük yaptırın ve üzerine öyle bir şey yazdırın ki ona her baktığımda, hüzünlüysem neşeleneyim, neşeliysem hüzünleneyim diye buyurmuş… Vezirler toplanmışlar dört bir yana haber salmışlar. Sonunda bir gün bir yüzükle sultanın karşısına çıkmışlar, yüzüğü vermişler. Sultan Mahmut tamam işte bu demiş… […]

12
Araç çubuğuna atla