ESKİDEN VERESİYE DEFTERLERİ VARDI..

Cumartesi, Aralık, 2013
566
Ana Sayfa ·Bir Varmış Bir Yokmuş ·ESKİDEN VERESİYE DEFTERLERİ VARDI..

VERESİYE DEFTERLERİ..

Koca bir yılın,

Koca bir mahallenin,

Küçücük bir bakkal dükkanında,

defteri olurdu.. “VERESİYE”..

 

Eskilerin bu veresiye defterlerinin yerini  şimdi kredi kartı hesap ekstreleri aldı. Aradaki fark, bir zamanlar yazdırırdık, şimdi okutulan olduk…

 

Küçükken rahmetli babam beni bakkala sıkça yanında götürürdü.

Bizim mahalle bakkalının kasasının yanında kalın ciltli, alfabetik fihristli, veresiye defteri vardı…

Bu defterin sayfa başlarında kişi isimleri bulunurdu. İsimlerin altındaki satırlarda ise genelde,  İki ekmek, yarım kilo şeker, bir paket tuz , bir litre gazyağı, bir kilo Vita gibi zaruri ihtiyaç maddeleriyle dolu olurdu. Sayfadaki yazılar kargacık burgacık ve bir sürü çiziklerle doluydu…

İlk okul öğretmenimin, defterleri beğenmedi  çocuklara; “Bu defterin aynı bakkal defteri gibi olmuş” demesine bir anlam veremezdim o sıralar.

İşin aslının kötü el yazısı olduğunu anlamam uzun yıllar aldı.

 

Bir gün bu defterin neye yaradığını sorduğumda bakkal; “Büyüyünce Allah ismini bu defterlere yazdırmayı nasip etmesin” deyip neye yaradığını izah etmeye başladı. Tabi ki o yaşlarda bu olayı anlamak zor idi. Bildiğimiz yaz tahtaya al haftaya hesabı.

Kimisi maaşını aldığında hemencecik gelir borcunu sildirirdi. Borç ödendiğinde sayfanın üzerine büyük bir çarpı çizilirdi..

 

Bazı kişiler olası bir ihtilafı önlemek için kendine de bir defter olmasını ister ve aldığı her şeyin kendi defterine de kayıt edilmesini sağlardı.

Ödeme günü geldiğinde her iki defter karşılaştırılır ve ödemesi yapılırdı.


Bazı zaman aylarca hiç ödeme yapamayacak durumda olanların bile istedikleri şeyler hiç bir zaman geri çevrilmez, mutlaka verilirdi.

Nasılsa parası olduğunda verecektir, anlayışı hakimdi..

Bizimde  vardı bundan bir  tane avuç  içi kadar beyaz bir veresiye defteri.

Bu defterle bakkal amcaya gider, istediğimi alırdım. Bunlar genelde Mabel sakıız ve leblebi tozu olurdu. O da aldığım şeylerin bedelini  yazar geri verirdi.

Çocukken bakkaldan bu defter ile bedavadan sınırsız alışveriş  yapıldığını sanırdım.Nereden bileyim babamın her ay aldıklarımın parasını ödediğini.

 

Osmanlılar zamanında Ramazan günlerinde tebdil-i kıyâfet ile, pek çok zengin, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav dükkânlarına gider, onlardan Zimem Defteri ‘ ni (veresiye defteri) çıkarmalarını isterlermiş.

Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin toplamını yaptırıp, miktarını ödedikten sonra; “Bu borçları silin! Allah kabul etsin!” der, kendilerini tanıtmadan çeker giderlermiş..

Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, borçtan kimi kurtardığını bilmezlermiş.

Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilen nâfile sadakadan yetmiş kat dahâ sevâp olduğunu bilen zevât, yardımlarını mümkün olduğunca gizliden yapmaya gayret edermiş..

Ecdadımız sağ ile verdiğini, sol elinden bile gizler, yaptıkları iyilikleri unutur giderlermiş..

Sürekli Batı yı övüp geçmişimizi ve atalarımızı yokmuş gibi görenlere ithaf edilir.. 

Çok asil bir millet ve atalara sahibiz

 

Eğer birine gerçekten yardım etmek istiyorsanız ve bu yardımı gizli olarak yapmak istiyorsanız, mahalle aralarında marketlere direnen bakkallara uğrayın. 

Zira o bakkallarda halâ veresiye defterleri var. 

Bakkala en sıkıntıda olan, ödemede en çok zorlanan müşterisini sorup bir miktar ödeme yapabilir, hem bakkalı hem çaresizlikle kıvranan borç sahibini sevindirebilirsiniz. 

Borç sahibi sizi, siz de borçluyu bilmeden sadece Allah rızası için bir hayır yapmış olacaksınız. 

 

HALUK CANGÖKÇE… 11 ARALIK 2013

——

Eğer söylenecek sözünüz varsa ekleyin..
Eğer söylenecek sözünüz yoksa sözleri okuyun..
Okumaya da zamanım yok diyorsanız..
O zaman PAYLAŞ ın birileri mutlaka okur…HALUK CANGÖKÇE

—–
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”
NÜVE FORM Köşe yazıları için:
http://www.nuveforum.net/2031-haluk-cangokce/

Araç çubuğuna atla