KARTAL OLARAK DOĞUP, TAVUK GİBİ ÖLMEK !…

Salı, Şubat, 2013
655
Ana Sayfa ·Hikayeler ·KARTAL OLARAK DOĞUP, TAVUK GİBİ ÖLMEK !…

KARTAL OLARAK DOĞUP, TAVUK GİBİ ÖLMEK !…
27.01.2011
Haluk Cangökçe


Bilinen bir hikayedir; KARTAL OLARAK DOĞUP, TAVUK GİBİ ÖLMEK…

Ancak bu hikayeden çıkarılması gereken çok büyük dersler vardır.

Duymamış olanlar için, hikayeyi bir daha hatırlatalım…


Bir zamanlar, büyük bir dağda kartallar yuva yaparlarmış.

Bir kartal’da 4 tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş.

Bir gün bir deprem olmuş ve yumurtalardan bir tanesi dağdan yuvarlana yuvarlana, vadide yer alan bir çiftliğe kadar düşmüş.

Bu çiftlik bir tavuk çiftliğiymiş.

Çiftlikteki tavuklar, bu değişik ve normalden büyük yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler.

Yaşlı bir tavuk bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu, koruması altına almış.

Bir gün, küçük kartal doğmuş.

Çevresinde tavukları görmüş ve kendini bir tavuk zannetmiş.

Bütün tavuklar da ona bir tavuk gibi davranmışlar.

Ailesini de çok seviyormuş. İçinden, bazen, ben kimim? sorusu geçiyormuş.

Ama o bir tavukmuş.

Bunu böyle bilmeliymiş.

 

Bir gün çiftlikte oyun oynarlarken, yukarı baktığında bir grup kartalın özgürce uçtuklarını görmüş.

“Aman Allah’ım, ne kadar güzel uçuyorlar. Bende onlar gibi uçmayı çok isterdim” demiş.

Tavuklar, bu düşünceye hep birlikte gülmüşler.

“Sen bir tavuksun ve tavuklar uçamazlar” demişler.

Küçük kartal, artık daha sık gökyüzüne bakıyor ve uçan kartallar gibi uçmak, özgür olmak istiyormuş.

Ne zaman bu düşüncesinden arkadaşlarına, ailesine bahsetse, hep su cevabı alıyormuş.

“Sen bir tavuksun. Bırak bu hayalleri”.

“Zamanla, küçük kartal da bu düşünceyi kabul etmiş.

Hayal kurmaktan vazgeçmiş, ve hayatını bir tavuk olarak yaşamaya karar vermiş.

Ve hayatının sonu geldiğinde de bir tavuk! olarak ölmüş.

İşte öğrenilmiş çaresizlik budur.

Toplumun bize telkin ettiği, bizim denemekten çekindiğimiz, planladığımızda bile çevremizdekilerin hemen önümüze hep olumsuz sonuçları koyduğu, bizi korumak adı altında işkenceye, taviz vermeye, pişmanlığa ittiği bir durumdur…

Yaşadığımız toplumda negatif fikirlere, bizim engelleyecek önerilere kapalı olmalıyız…

Depresyona giren insanlarda gördüğüm en büyük nedenlerden biri de olaylara yeri ve zamanında tepki vermemek, zamanında gereken kararları almamak ve adımları atmamaktır.

Bunun nedeni olarak da hep birilerini ve çevreyi suçlamak.

Oysa kendimizi oyalamayalım, kişi her yaşta bir değişiklik yaratabilir.

Yapılan her değişim ise bizim değerli ve güçlü olduğumuzu bize kabul ettirir.

Hazır 2011 yılına girmiş iken yenilikler yapmamız, hayatımıza yön vermemiz, yeni bir ben olabilmemiz için her şey hazır.

Hani hep erteleriz . Pazartesi olsun başlayacağım, ayın bir olsun, bayramdan sonra, tatil dönüşü…

İşte yeni bir yıla başlamışken ilk yapmamız gereken erteleme alışkanlığımızı atıp planları fikirleri eyleme dökmektir.

Gerekirse bir psikologdan, bir yaşam koçundan da destek almak gerekir…

Kısacası; YENİ BİR BEN OLMAK ADINA yapmamız gereken bir yol haritası çizmektir.

Eylem aşamasını planladığımız andan itibaren bocalamayan, nerede ne yapacağını bilen, önüne çıkacak engelleri hesaplayan ve çözüm hazırlayan birer kendini değerli gören bireyler olabiliriz…
—–

Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”

Araç çubuğuna atla