BİR KİTABI KAPAĞINA BAKARAK YARGILAMAYIN..
Toplum olarak en büyük zaaflarımızdan biri, görünene aldanmak, derinlemesine düşünmeden hüküm vermektir. Bu eğilim, hem bireysel ilişkilerde hem de toplumsal meselelerde bizi yanıltır. Bu nedenle asırlardır dilden dile dolanan bir uyarı vardır: “Bir kitabı kapağına bakarak yargılamayın.” Ne kadar basit, o kadar da derin bir söz.
Görünüş Aldatabilir
Bir kitabın kapağı ne kadar ihtişamlı olursa olsun, içeriği boş olabilir. Aynı şekilde sade ve gösterişsiz bir kapak, içinde hayat değiştirecek bilgelikler barındırıyor olabilir. Bu mecaz, sadece kitaplar için değil, insanlar için de geçerlidir. Şık giyimli, düzgün konuşan bir kişi iyi niyetli olmayabilirken, yorgun ve sessiz görünen biri dünyalara bedel bir karakter taşıyabilir. Yüzeydeki parlaklık çoğu zaman içsel zenginliği gizlemeye yarar.
Ön Yargının Bedeli
İnsanları, durumları ya da fikirleri dış görünüme göre yargılamak, hem birey hem toplum olarak gelişimimizin önünde ciddi bir engeldir. Zira bu tutum, öğrenmenin, anlamanın, empati kurmanın önünü keser. Önyargı; dinlemeden suçlu ilan etmek, tanımadan dışlamak, anlamadan küçümsemektir. Bu da hem hatalı kararlar almamıza hem de kırıcı davranışlara yol açar.
Merak ve Sabır
Gerçek değerleri görmek, detaylarda gizli olanı keşfetmek; merak, sabır ve açık zihin gerektirir. Bir insanın hayat hikayesini dinlemeden onun ne yaşadığını bilemeyiz. Bir düşünceyi anlamadan onu yargılayamayız. Tıpkı bir kitabın sadece kapağına bakıp onu iyi ya da kötü diye damgalayamayacağımız gibi.
Sonuç Yerine
Birini, bir fikri ya da bir hayatı anlamaya çalışmadan yargılamak kolaydır ama çoğu zaman da yanlıştır. Doğru olan; kapağın arkasına bakmak, satır aralarını okumak, anlamaya çalışmaktır. Zira hakikat, süslenmiş kapaklarda değil, çoğu zaman iç sayfaların sessiz derinliğinde saklıdır.
Unutmayın: Gerçek değeri görmek isteyen, kapağı değil içeriği okur.
Haluk Cangökçe
İstatistikleri gör
Reklam Oluştur
Beğen
Yorum Yap