DENİZ FENERİ!…
Bize böyle dar günlerde bir ve beraber olmayı hatırlatan kurumların başında geliyordu Deniz Feneri.
Önce Alman istihbaratının bir operasyonu sonucu Almanya’da bir yolsuzluk davası açıldı.
Sonra o yapıların Türkiye’deki uzantılarının katkısıyla iş buraya uzadı.
Tek suçu milyonlarca kilometrekarelik alanda yoksul bırakmamak olan Deniz Feneri, adeta linç edildi..
Sadece Deniz Feneri değil, bu tip kurumlara olan güven ve inanç da linç edildi bu kampanyalar sırasında..
Hükümeti yaralamak için, Müslüman insanın dayanışma ruhunu kırmak için, rant elde etmek için televizyonlardan, gazetelerdeki köşelerinden haykıran güruh, akşam boğazdaki villasında rakısını yudumlamaya devam etti.
Yaptığı haksızlık nedeniyle sofrasına bir kuru ekmek gidemeyen garip-gurebayı bir kez olsun düşündü mü zannediyorsunuz?
Şimdi gene tek vücut olmuş yardım topluyoruz..
O fildişi kulelerinize giderken önünden geçtiğiniz Esenler Otogarı’na bir girin bakalım bir zahmet.
Uzun yola uçakla gittiğiniz için yıllardır adresini bilmediğiniz o Esenler Otogarı var ya, bizim kardeşliğimizin, barışımızın, insanlığımızın bir yansıması. Van’a giden otobüslerin bagajlarında gelişi güzel atılmış kıyafet ve yiyecek kolilerini görün.
Ne kaydı var, ne evrakı. Gönlünden kopan toplamış yardımı atmış Van’a giden otobüslerden birinin bagajına.. Otobüs şoförünün insafına, vicdanına.. Çünkü biliyor ki, o otobüs şoförü de, yardımı taşıyan da, nakleden de, alacak olan da Müslüman..
Ama bunu bilebilmelerine, anlayabilmelerine, imkan ve olanak yok…
Alıntı : Ersoy Dede