DÜNYANIN BAŞKA BİR YERİNDE BÖYLESİ YOKTUR…Meclis’in etrafındaki askerî binalar..
Dünyanın başka bir yerinde böylesi yoktur…
Ortada Parlamento; etrafında askerî binalar… Genel Kurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlıkları… Yetmedi… Meclis kompleksi içinde bir tabur… Meclis salonunda da asker locası… Pek çok kötü hatırası olan “asker locası”…
Bana inanmıyorsanız Google Earth’ten bakın da durumu görün…
1990 yılının sıcak bir yaz gününde, yabancı bir arkadaşımla Kızılay’dan yukarı çıkarken, bu kallavi binaları gören arkadaş, “Bunlar müze mi?” diye sormuştu. “Yok, askerî binalar.” diye cevap verince, “Hepsi mi?” diye şaşırarak sormuştu.
Ne yalan söyleyeyim, yabancı arkadaşın şaşırması, aklımı başıma getirmişti. Daha sonraları, askerî binaların TBMM’nin hemen yanında olmasının, bildiğimiz askerî vesayetin sonucu olduğunu anlamıştım.
Taa o zamanlardan beri hep bu askerî binaların daha elverişli yerlere taşınıp terk edilen binaların bir kısmının müze olarak, bir kısmının da sivil amaçlı kullanılması fikri yer etmişti zihnimde.
5 Eylül günü Abdülkadir Selvi, Yeni Şafak’ta konuyu dile getirdi fakat ağırlığı Meclis’teki tabura ve asker locasına verdi. Taburla ilgili bir düzenleme yapılacakmış. Hayırlısı bakalım. Demek ucundan kenarından konuya girilmiş…
Hazır bu tür düzenlemelere başlamışken, iyi bir planlama ile Genel Kurmay binasından Dikmen önlerine ve Balgat’a kadar yayılan askeri binalar ve alanlar sivil amaçlı kullanılmaya hazırlanamaz mı?
Ulus’ta Gençlik Parkı, Çankaya’da Seymenler Parkı ve Gazi Mahallesinde Atatürk Orman Çiftliği… Kurtuluş Parkı… Ankara’nın içinde rekreatif alan olarak sadece bunlar var… Bunlardan sadece Orman Çiftliği dişe-tırnağa dokunur bir yeşil alan. Diğerleri minyatür mekânlar…
Düşünsenize, Genel Kurmay Başkanlığı binası “Uluslar Arası Demokrasi Müzesi” olmuş… Hava ve Deniz Kuvvetleri binaları sanat merkezi yapılmış… Kara Harp Okulu ve civarı büyük bir rekreasyon alanı… Yaz-kış gezintiye çıkanlar, bisikletle dolaşanlar, spor yapanlar; olimpik havuzlarda yüzenler… Baharda tabiatı içine çekenler, kışın karlar altında doyasıya romantizm yaşayanlar… Ankara’nın ortasında her zaman cıvıl cıvıl bir mekân…
Hadi şimdi buradan da ordu düşmanlığı çıkarın bakalım akıl tanjantı kaymışlar!…
Biz, “Bu binalar yerle bir edilsin!… Komutanlıklar lağvedilsin!…” falan demiyoruz… Sadece “Bu binalar, demokrasinin merkezi Ankara’da, Meclis’in etrafında olmasın. Kendilerine daha uygun mekânlara taşınsın ve terk edilen yerler tamamen sivil alanlara dönüşsün.” diyoruz. Bana kalsa, Mimar Kemalettin’deki Sovyet dönemi yapılandırmasını andıran binaların bulunduğu alanı da temizlerim de… Neyse…
İstanbul’un ortasından masmavi deniz geçiyorsa, yapılan düzenlemelerle Ankara’nın orta yeri de yemyeşil deniz olur… Hem servis aracı yoğunluğu da ortadan kalkar; sabah ve akşam trafiği rahatlar.
Kötü mü olur yani?..
Alıntı: Namık Açıkgöz
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”