AŞK VE BENZERLİK!…
Aşk ve bekleyiş…
Benzerler birbirlerine. Hatta çoğu zaman aynı madalyonun iki yüzüdürler.
Roland Barthes sorar kendine:
“Âşık mıyım? Bekliyorsam, evet!”
Bir şeyi veya birini özlemle beklerken başka her şey anlamını ve elle tutulur değerini yitirir ya, aşk da öyle değil midir?
“Bekle beni, gelmeyeceğim” adlı hikâyemi hatırladım şimdi!
Ürpertici bir sözdür bu!
“Seni beni sevmeye mahkûm ettim” demek gibi bir şey…
***
İSTATİSTİKİ VERİLER…
Bir kadının gelecek endişesi evlenene kadar sürer.
Bir erkeğin gelecek endişesi evlenince başlar.
Başarılı bir erkek eşinin harcayabileceğinden daha fazla geliri olandır.
Başarılı bir kadın böyle bir erkeği evliliğe ikna edebilendir…
***
BEN BU YARADAN ÖLMEM AMMA…
Aslan, fena halde yaralanmış…
O civardan geçen tilki görür ve der ki:
Sayın kralım, bizimkiler ava çıkmıştı seni onlar mı yaraladı?
Aslan şöyle bir bakar:
“Ben bu yaradan ölmezdim, amma tilkinin sözünden ölürüm…
***
Asil insan, idare eder..
Aciz insan, şikayet eder…
Basit insan, iftira eder..
Soysuz insan. ihanet eder…
***
AH’IM!…
Toplasam cümle ömrümü, ancak bir Ah’ım eder..
Bir çıkış noktası arıyorum, dört yanım keder..
Toplasam cümle ömrümü, ancak bir Ah’ım eder..
***
GENELLEMELER!…
En kolay düşülen zihin yanılgılarından birisi genellemelerdir.
Yaş ile kuruyu, haklı ile haksızı ayırarak hüküm vermek emek ister.
Ama bir topluluğu, hatta bir kişiyi toptan kabul veya red, zahmetsiz ve gayet kolaydır.
İnsanın kolayca düştüğü bir diğer zihin yanılgısı, çoklara göre azı, topluluğa göre kişiyi küçümsemektir.
Bu yanılgıya göre bir insan nedir ki?
Bir insan tek başına ne yapabilir ki?
Olaylar bir yöne doğru akarken, bir insan neyi değiştirebilir ki?
***
HALK VE HALKÇI !…
Halk ile halkçı asla gönülden yan yana gelemez.
Çünkü halk halaya, zeybeğe, horona kalktığı sırada halkçı “folklor” oynamaktadır!
Adımları tutmaz, kolları kavuşmaz. Tam o noktada bakın, anlarsınız; halkçının düzen adına kendini kastığı yerde, halk coşkuyla dağınıktır!.
Halk adalet ister; hukuka boyun eğer…
Halkçı hukuk peşindedir, adaletsizliğe boyun eğer….
Halk gözünden anlar halkçıyı…
Çünkü halkçının gözü halkın maddi yoksulluğuna odaklanır hep ama halkın manevi zenginliğinden çoğu zaman habersizdir.
***
DİYORLAR DA DİYORLAR…
Üzülüyorsun, takma diyorlar.
Kızıyorsun, değmez diyorlar.
Boşveriyorsun, gamsız diyorlar.
Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar.
Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar.
Dikine gidiyorsun, yaşına başına yakışmaz diyorlar.
Bağırıyorsun, sakin ol diyorlar.
Susuyorsun, iki çift laf et diyorlar…
Konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar.
Aklı başında davranıyorsun, bu kadar da uslu olunmaz diyorlar.
Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen; Ölüm sana yakışmadı….
Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki!…
***
KENDİNİ AKILLI SANAN APTALLAR…
Kendini akıllı sanan aptallar,
Herşeyi kendilerinin bildiklerini, dünyada en mükemmel, en kusursuz insanlar olduklarını, kendi düşüncelerini doğru diğer düşüncelerin ise yanlış olduğunu sanan insanlar mutlu aptallardır.
Bırakınız mutlu kalsınlar.
Doktorların “kendi haline bırakın” dediği insanlardır bunlar…
***
SEÇME GÜZEL SÖZLER…
*Doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar, ben dağ başına çekildiğim için artık hiçbir köye aldırmıyorum, umurumda değil…
*Her rezalet karşısında yırtık bir hacıyatmaz çevikliği göstermek suretiyle aklileştirdiğimiz her durum, modern işgalcinin bizden götürdüğü yepyeni hazineler demektir…
*Dilinin söylediğini yüreğin ispatlamıyorsa susacaksın !
*Susun ve seyredin. …
*Söz vermek için yürek, sözü tutmak içinde insan gerek….
*Sevgimizin nefretimizden, umudumuzun korkumuzdan, merhametimizin gazabımızdan büyük olduğu bir dünya dileği ile…H.C
*Sevgimiz nefretimizden, umudumuz korkumuzdan, merhametimiz gazabımızdan büyük olsun…
*Sevgin nefretinden, umudun korkundan, merhametin gazabından büyük olsun…
*Japon: Hiç kimse yapamıyorsa ben yapmalıyım. Türk: Hiç kimse yapamıyorsa ben nasıl yapayım.
***
SEYİSTEN PROFESÖRE DERS!…
Profesör, konferans vermek üzere salona girmiş. Salon, ön sırada oturan bir seyis dışında bomboşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen profesör seyise sormuş:
– Buradaki tek kişi sensin. Bu durumda, acaba konferans vermekten vaz mı geçmeliyim?
– Hocam ben basit bir insanım; bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.
Bu görüşe hak veren profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş. Sözlerini tamamladıktan sonra, tek dinleyicisine sormuş:
– Nasıl buldun?
– Hocam, size daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de, eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki bütün yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım.
***
DUASIZ ÜŞÜRMÜŞ YA YÜREKLER, ÜŞÜME SEN DİYE DUAM SANA HEDİYE…
HALUK CANGÖKÇE…..15 ARALIK 2011
YASAL UYARI : Bu sitenin tüm hakları Haluk Cangökçe’ye aittir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”