TARİH BİLMEYEN SİYASETÇİ, PUSULA OKUMAYI BİLMEYEN KAPTANA BENZER…

832
Ana Sayfa ·Köşe Yazılarından Alıntılar ·TARİH BİLMEYEN SİYASETÇİ, PUSULA OKUMAYI BİLMEYEN KAPTANA BENZER…

 Geçmişten geleceğe…
“Tarih bilmeyen siyasetçi, pusula okumayı bilmeyen kaptana benzer; ikisi de gemiyi karaya oturturlar.”
Cevdet Paşa’nın bu tespitine bayılıyorum. Paşa’nın tespitinin yansımalarını, hayatın her alanında yaşıyorum.
Geleceğin pusulası geçmiş, yani tarihtir! Bu yüzden iyi bir devlet adamı, yahut siyasetçi, bir tarihçi kadar olmasa da, tarihi nirengi noktalarıyla bilmek zorundadır.
İbret alabilmek için, önce bilmek gerekir!
Bence her siyasetçi, Şeyh Edebali’nin, aşiret beyliğine seçilen Osman Gazi’ye öğütlerini sık sık okumalı, hatta şerh edip kendine uyarlamalıdır…
Çünkü bu öğütler, aynı zamanda, yüreklere “Devlet-i ebed müddet” kavramını ilham edip muazzam bir imparatorluk inşa eden dinamizmin de kaynağıdır.

– “Ey oğul, beysin,” diye başlıyor sözlerine, Şeyh Edebali:

– “Bundan sonra öfke bize, uysallık sana; (Halkın yöneticisine kızmaya hakkı vardır, ama yöneticinin halkına kızmaya hakkı yoktur, yönetici uysal ve sakin olmalıdır)…

– “Güceniklik bize, gönül almak sana; (Halk yöneticisine gücenebilir, yönetici halkına asla gücenmemeli, tam aksine gönüllerini almalıdır)…

– “Suçlamak bize, katlanmak sana; (Halk ayrıntılı düşünmediği için yöneticisini haklı-haksız suçlayabilir, yönetici buna katlanmalıdır)…

– “Âcizlik bize, yanılgı bize, hoşgörmek sana; (Halkın şikâyeti aczindendir, elinden başka bir şey gelmediği için yakınır; yönetici yakınmamalı, halkın yakınmalarını giderecek tedbirler almalıdır ve halkı hoşgörmelidir)…

– “Geçimsizlikler, çatışmalar, uyuşmazlıklar bize, adâlet sana; (Yönetici geçimsiz olmamalı, çevresiyle çatışmamalı, herkese laf yetiştirmemeli, uyumsuzluk göstermemeli, adâletsizlik yapmamalıdır)…

– “Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlama sana; (Yönetici kötü söz sarfetmemeli, dedikodu yapmamalı, affedici olmalıdır)…

– “Ey oğul!.. Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz; (Yönetici kararlılığını her fırsatta vurgulamakla birlikte, sabrı elden bırakmamalıdır; her şeyin bir zamanı olduğunu aklından çıkartmamalıdır)…

– “Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın! (İnsanlar devlet için değil devlet insanlar içindir, insanını devlete değil, devleti insanına hizmetkâr yap)…

– “Ey oğul, yükün ağır işin çetin, gücün kula bağlı; (Sonuçta devleti insanlarla yöneteceksin, insanlar ise kimi zaman dönektir, kimi zaman haindir, kimi zaman umursamazdırlar; bu yüzden yükünü ağırlaştırırlar)…

– “Allah yardımcın olsun!”

“Hem vekil maaşı alır, hem de Meclis’e girmeyiz” diyen “BDP’li bağımsız”larla yeterli oy alamadığı için halkı “gerizekâlı” (“Stockholm sendromu” benzetmesi) ilân eden Kılıçdaroğlu’nun, bu tavsiyelerden alacakları büyük dersler var.

Ne demişti Cevdet Paşa’mız? “Tarih bilmeyen siyasetçi, pusula okumayı bilmeyen kaptana benzer; ikisi de gemiyi karaya oturturlar.”

Bu durumda CHP’nin karaya oturmasına şaşırmamak lâzım!
 
Yavuz Bahadıroğlu – Yeni Akit
 2011-07-10

Araç çubuğuna atla