“TSK” …

Çarşamba, Aralık, 2011
498

BİR ZİHNİYET ÖRNEĞİ!..
Tezlerine göre: “Türkiye’de askeri ve bürokratik vesayet kırılmış, demokratikleşme önünde engel kalmamış, demokrasi yerleşmiş.
Hal böyleyken iktidarın herkesle kavgalı görüntü vermesi hoş bir şey değil.
Geniş çaplı bir barışma projesi kapsamında süren davalar bitsin, af çıksın yeni operasyon da olmasın.
Bu fikri pompalayanlar nerede yaşıyorlar bilmiyorum ama benim gördüklerim, duyduklarım hiç öyle değil.
Şu iktidar bir zayıflasa, Erdoğan’a bir şey olsa” diye ellerini ovuşturanlar hayli fazla.
Unutmamak gerekir ki kişilere bağlı iyileşmeler, onlar gittikten sonra beter olur. Türkiye tarihi bunun örnekleriyle dolu.
İşte size çok taze ‘bir zihniyet’ örneği.
Önceki gün Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Batman Hava Üssü’ne gitti. Protokol kuralları gereği kendisini en üst düzeydeki komutanın karşılaması gerekiyordu.
Fakat Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanı Korg. Mehmet Veysi Ağar, bakanı karşılamadığı gibi odasından bile çıkmadı.
Emir subayı aracılığı ile ‘Komutan rahatsız, kriz geçirdi odasında dinleniyor’ dedirtti. Oysa ne ambulans çağrıldı ne de hemşire.
Ayrıca salı günü hem Kara hem de Hava Kuvvetleri komutanlarına üst düzey karşılama yapmıştı.
Bakan Yılmaz, 14:00 ile 16:30 arası üste kaldı. Brifingi de 2. Hava Kuvveti Mahkemesi’nde, ‘evrakta sahtecilik’ iddiasıyla yargılanan Albay Fidan Yüksel verdi.
Bu esnada enteresan bir gelişme yaşandı. Bakan eski tarihli ya da canlı bir İHA görüntüsü izlemek istediği zaman ‘hayır’ cevabını aldı. Duyumlara göre Korg. Ağar ‘Herhangi bir şey izletmeyin’ talimatı vermiş.
Hatırlayacağınız gibi; Korg. Mehmet Veysi Ağar, emrindeki birlikler Kuzey Irak’ta operasyondayken o kendine bir CASA uçağı ayarlayıp ‘malzeme nakli’ adı altında Silivri’deki Balyoz sanıklarını ziyarete gitmişti. 15 bin liralık maliyeti devlet öderken üstüne bir de görev tazminatı almıştı.
Brüksel’de görevliyken NATO toplantısına giden Gül’ü karşılamamış aynı zamanda uğurlamamıştı da. Bir bakıma, ‘Gül’ü Cumhurbaşkanı olarak görmemişti.’ Tekrar başa dönelim.
Türkiye’nin ihtiyacı olan şey ‘ileri demokrasinin’ kurumsallaşması. Bu da ‘iç süreçlerin tamamlanması’ ile mümkün olur.

MEHMETÇİK’E DOMUZ ETİ!…
Önceki gün basında çıkan bir haber bu konuda en hassas olması gereken birimlerin bile hassasiyetlerini kaybettiğini gösteriyor:
“Edirne-Keşan’da 4’üncü Mekanize Piyade Tugayı’nda tüketilen gıdalar askeriyenin laboratuvarlarında incelendi.
Ayrı ayrı numune alınarak üç kez yapılan testler, hamburger, tost gibi ürünlerin içinde domuz ve at etinin bulunduğunu ortaya koydu.
Rapor ilgili komutanlıklara ulaştırılmasına rağmen bu gıdaların tugayda satışı engellenmedi!” …
Düşünün, ordu gibi bir kurumda size domuz eti yediriliyor ve bundan haberiniz olmuyor.
Farkına varıldığında ise tedbir alınmıyor. Madem asker bu konuda tedbir almıyor…
Gerçi darbeye yol açmak için cami bombalamayı bile düşünen insanların yönettiği bir yerde Mehmetçik’e domuz eti de yedirilir, başka şeylerde.

YAĞMA HASAN’IN HOLDİKLERİ!…
Önceki Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in, 18 trilyon değerinde 3 milyon 315 bin 443 metrekare hazine arazisini OYAK Holding’e bedelsiz olarak tahsis ettiği ortaya çıktı.
Herhalde holdingi olan tek ordu bizim ordu!
Bankası olan tek parti CHP’yle, holdingi olan tek ordu TSK ilginç bir ikili oluşturuyor…
Güya CHP solcu geçinir ama, gerçek solun karşısında olduğu kapitalizme hayat veren bankacılık faaliyetinde bulunur.
TSK da yine kapitalizme hayat veren holdingçilik faaliyetinde bulunur.
Bu duruma bakarak benim diyeceğim şudur:
CHP’nin muhtaç olduğu kudret İş Bankası’nın kasasında mevcuttur!
TSK’nın muhtaç olduğu kudret de OYAK Holding’in kasasında mevcuttur!
Düşünün ülkenin en büyük bankalarından olan İş Bankası’nın başta gelen sahibi CHP’dir; ülkenin en büyük holdinglerinden birinin sahibi de ordudur.
Daha da ötesi, ülkemizde bazı kişiler ve de kurumlar devlet eliyle zengin edilmektedir.
18 trilyon değerindeki devlet arazisinin OYAK Holding’e bedelsiz olarak verilmesi buna bir örnektir.
Sonuçta bütün millete ait çok değerli bir arazi, orduya ait holdinge hediye edilmiştir.
Aslında ordu bu ülkenin en değerli arazilerine sahiptir.
Beş yıldızlı orduevleri, beş yıldızlı ordu tesisleri hep kentlerin, kıyıların en güzel, en değerli arazilerinin üzerindedir.
Bu araziler hep devlet tarafından orduya hediye edilmiştir.
Ancak OYAK Holding devreye girdiğinden beri, devletin orduya verdiği paha biçilmez hediyeler, avantajlar ticari amaçlar için kullanılır hale gelmiştir.
Hani Kemalistlerin, Atatürkçülerin “Türkiye Türklerindir” diye bir sözü var ya; o söz artık şu şekilde değiştirilmelidir:
Türkiye başta OYAK Holding olmak üzere holdinglerindir!

 

Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”

Araç çubuğuna atla