VİCDANINIZIN BAM TELİNE BİR VURUN HELE !…BİR “TIN ” DEĞİL, KOCAMAN BİR ÇIĞLIK DUYACAKSINIZ…

618
Ana Sayfa ·Köşe Yazılarından Alıntılar ·VİCDANINIZIN BAM TELİNE BİR VURUN HELE !…BİR “TIN ” DEĞİL, KOCAMAN BİR ÇIĞLIK DUYACAKSINIZ…

VİCDANINIZIN  BAM TELİNE BİR VURUN HELE !…BİR “TIN ” DEĞİL, KOCAMAN BİR ÇIĞLIK DUYACAKSINIZ..
Bebekler bize emanet…  
İçeriden bir mızmızlanma sesi…
Yangın alarmı almış itfaiyeciler gibi yerimizden fırlıyoruz.. Bakıyoruz ki, uyanmış.. Önce bez kontrol ediliyor.. Pişik olmasın diye değiştiriliyor hemen..
Sonra doğru annesinin kucağına… Henüz 2 aylık.. İki ya da üç saatte bir beslenmesi gerekiyor …
Karnı doyduktan sonra gaz çıkarma safhasına geçiliyor… Bir kaç ‘gark, gurk..’ sesi bizi mutlu ediyor..
Zira biliyoruz ki, karnı tok, gazını çıkartmış ve altı temiz olan bebek mutlu bir bebektir…
Tabi bu arada yemek sonrası temizlik ihmal edilmiyor.. Gaz çıkartırken ağızdan çıkan peynirimsi kusmuk temizleniyor… Kaynatılmış, sterilize edilmiş suyla nemlendirilmiş temiz bir bez kullanılıyor bebeğin ağzını yüzünü silmek için…
Sık sık çarşafı, örtüsü değiştiriliyor… Yastık yerine kullanılan katlanmış bez arada bir  buharlı ütüyle sterilize ediliyor… En tehlikeli alerjen olan ‘mite’ları (akar böcekleri) minimize etmek için..
Oda sıcaklığı kontrol ediliyor.. Eğer klima uzun süre çalışmışsa nem oranını dengelemek için oda havalandırılıyor.. Bu arada klimanın filtresi sık sık temizleniyor, anti-bakteriyel sabunla yıkanıyor, havaya yayılan bakterilerle mücadele ediliyor…
İş sadece bebekle bitmiyor.. Annenin de iyi beslenmesi gerekiyor… Zira bebeğin tek besin kaynağı anne sütü.. Anne yemeklerine dikkat ediyor.. Sağlıklı beslenmek zorunda.. Yeteri kadar sıvı, proteinli gıdalar, destek vitaminler, hatta folic asit, aligo elementler gibi detaylar da gözardı edilmiyor..
Sonrasında işin keyfini çıkartmak var…
Zeynep’in en çok sevdiğim yeri topuğu.. Bebek topuğu ya, hiç kullanılmamış!.. Pembe ve yumuşacık.. Dokunmak, öpmek, koklamak müthiş keyif veriyor..
Peki bu mudur?.. Bütün bebekler böyle mi büyür?..
Bilgisayarın başında oturuyorum..
O dehşet dolu manzara karşısında kanım donuyor.. Açlıktan ölmüş 12 aylık bebeği bir bez parçasına sarmışlar.. Bir deri bir kemik kalmış kardeşi başında durmuş ağlıyor…
Somali’deki mülteci kampında buna benzer bir çok manzara..
Bırakın bebeğini emzirmeyi, anne aç.. Bebeği kucağında, ama ona verecek bir damla sütü yok..
Açlıktan ağlamaya bile mecali kalmamış bebekler.. Çaresiz anneler…
Dehset dolu gözlerle kucağındaki bebeğe bakıp ‘acaba daha ne kadar yasar’ diye soran, gözü yaşlı anneler..
Bir lokma yemek için ellerinde tozlu paslı kaplarla sıraya girmiş anneler…
Ya Rabbim bu ne zor bir imtihandır!..
‘Zeynep’ime gösterdiğim ihtimamdan utandığım an..
‘Zeynep’im mi?!.. Bu dünyada bize ait olan bir şey mi var?… Hepsi emanet.. Zeynep de bana Allah’ın emaneti…
Peki açlıktan ölen o bebekler..
Onlar da bize, insanlığa emanet değil mi?..
Vicdanınızın bam teline bir vurun hele..
Bir ‘tın’ değil, kocaman bir çığlık duyacaksınız..

Alıntı: Hikmet Genç – 9 Ağustos 2011 Salı

Hadi ne duruyorsun; Sen de 1 SMS’i 5 TL olan kampanyaya katılmak için AFRİKA yaz 5601 (Diyanet) veya AFRİKA yaz 2868‘e ( Kızılay) gönder…

 

Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”

Araç çubuğuna atla