BU ÜLKE BU KADAR YALANLA NASIL AYAKTA DURUYOR?
SON bir asırlık tarihimiz yalanlarla doludur. Hem de çok büyük yalanlar…
PKK ve Kürt meselesinde de büyük yalanlar içindeyiz. Bunların bazısını kısa kısa yazmak istiyorum. (Uzun uzun yazarsam başım belaya girebilir.)
BİRİNCİ YALAN:
PKK terörünün çözümü sınır ötesinde, Kuzey Irak’tadır…
Yanlış!..
PKK terörünün çözümü Türkiye sınırları içindedir, öncelikle Ankara’dadır.
İKİNCİ YALAN: Terörün asıl aktörleri PKK teröristleridir…
Hayır!..
Onlar sahnedeki figüranlardır. Taşeronluk yapıyorlar. Asıl aktörler sahnenin gerisindedir.
ÜÇÜNCÜ YALAN:
PKK konusunda ABD ve İsrail bize destek verirlerse mesele halledilir.
Hayır!.. PKK terörünü onlar planlamış ve organize etmiştir. İsrail 50 yılı aşan bir müddetten beri Kürt meselesini kurcalamaktadır.
Kesinlikle bu konuda Türkiye’nin lehinde hareket etmezler. Ancak oyalarlar, bazen bizi destekliyormuş gibi görünürler, altımızı oymaya devam ederler…
DÜRDÜNCÜ YALAN:
PKK ancak güçle, silahla çökertilebilir.
Yalan!..
PKK öncelikle siyasetle, strateji ile çökertilebilir.
BEŞİNCİ YALAN:
PKK silahlı bir terör hareketidir.
Yalan!..
PKK terörünün perde ardında muazzam bir uyuşturucu kaçakçılığı, yine muazzam silah ve cephane kaçakçılığı, üçüncü olarak da dehşetli akaryakıt kaçakçılığı vardır ve “birileri” bunlardan şimdiye kadar yüz milyarlarca dolar kara ve haram kazanç elde etmişlerdir.
PKK’yı çökertmek için ilk yapılacak iş bu kara ve necis ticareti önlemektir.
ALTINCI YALAN:
PKK şimdiye kadar otuz küsur bin kişiyi öldürmüştür. Bir kere öldürülenlerin sayısı otuz küsur binden fazladır. İkinci husus: Bunların hepsini PKK öldürmemiştir.
PKK terörü ve Kürt meselesinin dışında da büyük yalanlarla karşı karşıyayız. Bunların birkaçını zikr ediyorum:
PKK terörü ve Kürt meselesinin dışında da büyük yalanlarla karşı karşıyayız. Bunların birkaçını zikr ediyorum:
LAİKLİK TEHLİKEDEDİR…
Bu da yalandır. Bir şeyin tehlikede olması için “olması” gerekir. Türkiye’de laiklik yoktur. “Devlet dini sistemi” (Din devleti ile karıştırılmasın) vardır ve binaenaleyh var olmayan bir laiklik tehlikeye düşemez.
CUMHURİYET TEHLİKEDEDİR.
Bu da yalan ve demagojidir.
Laiklik olmazsa, yahut laiklik tehdit altında olursa Cumhuriyet yıkılır diyorlar.
Bunlar safsatadır. Cumhuriyeti tehlikeye atan en büyük tehdit insan hakları ihlalleridir, adaletsizliktir, faziletsizliktir.
Cumhuriyeti dinamitleyen birinci faktör bu ülkenin korkunç bir kokuşma tufanı içinde kalmış olmasıdır.
TÜRKİYE, RESMÎ İDEOLOJİSİ SAYESİNDE İSLÂM DÜNYASININ EN İLERİ ÜLKESİ OLMUŞTUR.
Bu da ideolojik bir yalandır.
Malezya’nın fert başına düşen millî geliri bizimkinden bir buçuk kat yüksektir.
TÜRKİYE DEMOKRAT BİR ÜLKEDİR.
Bu iddia yüzde yüz doğru değildir. Bizde vesayet demokrasisi vardır.
LAİK VE ÇAĞDAŞ TÜRKİYE’DE KADIN HAKLARI VE HAYSİYETLERİ DORUKTADIR.
Kuyruklu bir yalan!..
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün antetli “Vesikalarıyla” resmen ve alenen fahişelik izin ve ruhsatının verildiği, fahişelerden gelir vergisi ve KDV alınıp bu paraların bütçeye gelir olarak kaydedildiği bir ülkede kadın haklarından ve haysiyetlerinden bahsedilmesi gülünçtür.
LATİN ALFABESİ TÜRKİYE’Yİ ÇOK İLERLETMİŞTİR.
Bu da tartışmaya açık bir konudur.
Çok zor, çok çetrefil, çok girift/karışık Japon yazısı ile Japonlar ilimlerde, fenlerde, edebiyatta, sanatlarda, teknikte ne kadar ilerlediler.
Bizde ise, yeni nesiller, dedelerinin mezar taşlarını bile okuyamıyor.
EGEMENLİK ULUSUNDUR.
Bu bir edebiyattan ibarettir.
Türkiye’de egemenlik hakim ve güçlü azınlıklarındır. Bunların başında Sabataycılar gelir.
SEÇİMLER YAPILIR ve KAZANAN PARTİ İKTİDAR OLUR.
Bu da yalandır.
Kazanan parti iktidar olur ama muktedir olamaz. Ya alaşağı edilir, yahut vesayet altında tutulur.
Seçimlerle işbaşına getirilen iktidarın üzerinde derin iktidarlar vardır. Onların çizdiği sınırlar aşılamaz.Evet bedbaht Türkiye’miz bir yalanlar ülkesi haline getirilmiştir.
Siyasî yalanlar.
Edebî ve lisanî yalanlar.
Tarihî yalanlar.
Kültürel yalanlar.
Uzun süreli yalanlar… Kısa süreli yalanlar… Günlük (yumurta gibi) yalanlar…
Laiklikle ilgili yalanlar…
Cumhuriyet tehlikede yalanları.
Türkiye için en büyük tehdit ve tehlike din ve dindarlardır yalanı.
Kadın hakları ve hürriyetleriyle ilgili resmî “vesikalı” ve gayr-i resmî yalanlar.
Demokrasiyle ilgili yalanlar.
Batıyı körü körüne taklit etmenin getirdiği faydalarla ilgili yalanlar.
Hukukî yalanlar.
Eğitim ve üniversitelerle ilgili yalanlar.
Yahu bu kadar yalan dolanla bu ülke nasıl ayakta duruyor? Biz içeriden, düşmanlarımız dışarıdan yıkmaya çalışıyor ama yıkılmıyor. Çok şükür ne sağlam temellerimiz varmış.
Kurtuluş yalanları.
Vatan haini yalanları.
Abdülhamid Kızıl Sultandır yalanları.
Şeyh Said yalanları.
Menemen yalanları.
Deniz Gezmiş yalanları.
Nazım Hikmet yalanları.
Bilimsel sosyalizm yalanları.
Millî Şef İsmet Paşa çok büyüktür ve değerlidir yalanları.
Yalan ve martaval bulutları semamızı, ufuklarımızı kararttı.
Her taşın altında bir yalan.
“Şu veya bu adam çok faziletlidir…” Bu da yalan. Bunca kara, kirli, necis, haram parası ve serveti olan kişiler faziletli ve değerli olabilir mi?
Türkiye pembe ufuklara dört nala koşmaktadır. Yalan!.. Bu kadar yalan yüküyle koşulamaz, bu kadar yalanla ufuklar pembe olamaz.
Yalan bütün dinlerde yasak ve haramdır. Bazı yalanlar vardır ki, lanetlidir. İslam dininin aleyhindeki yalanlar lanetli yalanlardır. İslam büyüklerine atılan yalan ve iftiralar lanetlidir.
İman, Kur’an, Şeriat, Sünnet konusundaki konvansiyonel yalanlar, hem onları uyduranlar, hem de gerekli savunmayı yapmayanlar için çok büyük vebaldir.
Bu kadar çok yalanın içinde nasıl yaşayabiliyoruz, nasıl nefes alabiliyoruz, nasıl huzur içinde olabiliyoruz?
Siyasî yalanlar.
Edebî ve lisanî yalanlar.
Tarihî yalanlar.
Kültürel yalanlar.
Uzun süreli yalanlar… Kısa süreli yalanlar… Günlük (yumurta gibi) yalanlar…
Laiklikle ilgili yalanlar…
Cumhuriyet tehlikede yalanları.
Türkiye için en büyük tehdit ve tehlike din ve dindarlardır yalanı.
Kadın hakları ve hürriyetleriyle ilgili resmî “vesikalı” ve gayr-i resmî yalanlar.
Demokrasiyle ilgili yalanlar.
Batıyı körü körüne taklit etmenin getirdiği faydalarla ilgili yalanlar.
Hukukî yalanlar.
Eğitim ve üniversitelerle ilgili yalanlar.
Yahu bu kadar yalan dolanla bu ülke nasıl ayakta duruyor? Biz içeriden, düşmanlarımız dışarıdan yıkmaya çalışıyor ama yıkılmıyor. Çok şükür ne sağlam temellerimiz varmış.
Kurtuluş yalanları.
Vatan haini yalanları.
Abdülhamid Kızıl Sultandır yalanları.
Şeyh Said yalanları.
Menemen yalanları.
Deniz Gezmiş yalanları.
Nazım Hikmet yalanları.
Bilimsel sosyalizm yalanları.
Millî Şef İsmet Paşa çok büyüktür ve değerlidir yalanları.
Yalan ve martaval bulutları semamızı, ufuklarımızı kararttı.
Her taşın altında bir yalan.
“Şu veya bu adam çok faziletlidir…” Bu da yalan. Bunca kara, kirli, necis, haram parası ve serveti olan kişiler faziletli ve değerli olabilir mi?
Türkiye pembe ufuklara dört nala koşmaktadır. Yalan!.. Bu kadar yalan yüküyle koşulamaz, bu kadar yalanla ufuklar pembe olamaz.
Yalan bütün dinlerde yasak ve haramdır. Bazı yalanlar vardır ki, lanetlidir. İslam dininin aleyhindeki yalanlar lanetli yalanlardır. İslam büyüklerine atılan yalan ve iftiralar lanetlidir.
İman, Kur’an, Şeriat, Sünnet konusundaki konvansiyonel yalanlar, hem onları uyduranlar, hem de gerekli savunmayı yapmayanlar için çok büyük vebaldir.
Bu kadar çok yalanın içinde nasıl yaşayabiliyoruz, nasıl nefes alabiliyoruz, nasıl huzur içinde olabiliyoruz?
ALINTI: Mehmet Şevket Eygi
————
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”