BİZİM ZAMANIMIZDA – KARIŞIK…

Perşembe, Aralık, 2022
881890
Ana Sayfa ·Biz Türkler ·BİZİM ZAMANIMIZDA – KARIŞIK…

BİZİM ZAMANIMIZDA – KARIŞIK…

Biz baldırıçıplak bir nesildik. Babalarımız açlık, kıtlık içinde yaşamışlar..
Tek parti dönemi..
Savaş yılları, kaç kaç günleri..
Hepimizin suratında egemenlerin şamar izi var, avuçlarımızda sopa izi.
Hepimizin gömlekleri ensesinden yırtıktır!..
Birileri boynumuza, “yular takar gibi” kravat taktı.
Güya uygarlaşacaktık. Mektepte boynumuzda plastik, sabit düğümle, boyuna lastikle geçirilen kravatlar vardı..
Onun için ben hâlâ kravat takamam. Kravata karşı olduğumdan değil, o bakış açısından, o üslubtan, o aşağılamadan nefret ediyorum..
O zaman köylüler kasket, memurlar, öğrenciler asker şapkasına benzer bir şapka, zenginler, asilzadeler ise fötr şapka takardı!..
Bizim ağabeyler de o yıllarda fötr şapkaları ile dolaşırlardı..
Sokakta Hitler bıyıklı bir sürü adam görürdünüz 60’larda.

Bizim tahsil yıllarımızda bir genç ancak liseye başlayınca başındaki saçla tanışabilirdi.
İlk mektep ve orta mektep erkek talebesinin saçı 3 numara makineye vurulurdu.
Lisede ise müdürün veya işgüzar muavin hanımın elinden makas yahut saç makinesi eksik olmazdı.
Bir gencin doluğu/favorisi veya perçemi birazcık uzun olsa müdür veya yardımcısı o genci arkadaşlarının içinde mahcup durumlara düşürürdü.
Hatta bazen saçından bir yol açılarak o vaziyette eve gönderilirdi.

ATMA LAZIM OLUR…
Mahalle arasında, sokakta oyun oynadığımız çocukluk yıllarında en değerli oyun gereçlerinden biri boş konserve kutusuydu.
Tenekeyi bilen çoktur ama yine de tarif edeyim: Yumruk büyüklüğünde, mümkün olduğunca yuvarlak ve sağlam bir taş parçası veya çakıldır eneke.
Kutuyu yere koyar, sonra belirli bir mesafeden “Eneke” taşlarımızı kutuya isabet ettirmeye çalışırdık.
Oyun bitince konserve tenekesine bir tekme savurup kendi hâline terkedilmezdi teneke kutu.
Başka bir oyun için birimiz kutuyu sahiplenir saklardık; ertesi günkü oyuna da lazımdı çünkü ve o günlerde konserve yiyecek tüketmek henüz mahalle arasında yaşayan orta halli, dar gelirli aileler için pek âdet değildi.
Ev hanımları da içindeki tükenen zeytinyağı tenekelerini çöpe atmaya kıyamazlardı, lâzım olurdu; daha doğrusu irili ufaklı bütün teneke kutular lâzım olacağı endişesiyle bir kenarda saklanır, sonra bir gün sokaktan,
-Tenekeci geldi tenekeci, feryadı duyulduğunda seyyar lehimciye verilir, kulp lehimlettirilir, abdesthane maşrapası, saplı veya huni cinsinden ev gereçleri haline dönüştürülürdü.
Oturup büyülenmiş gibi seyrederdim. Hatırlayanlar bilir, bir seyyar lehimciyi seyretmek ne büyük zevktir.
Beraberinde taşıdığı seyyar gazocağını ustalıkla tutuşturup bakırdan havyasını kızdırırken teneke makasıyla kutuları kâğıt gibi keser, kargaburnuyla eğer, çekiçler, sonra ucu tunç kesilmiş havyayı önce lehime ardından zaç yağına değdirip ateşle teneke üstüne dikiş diker gibi birleştirirdi parçaları.

(Fotoğraf. Ara Güler)

 

ANKARA  22.12.2022

 

 

Araç çubuğuna atla