SAHTE GÜLÜŞLER ARDINDA DOST SANILANLAR !..
Dost dediklerimiz vardır, “bittiğimizde” biten…
Arkadaşlar vardır umulmadık anda “omuz veren”..
Bir telefon görüşmesi, bir yorum, bir yazı ile “tanıdıklar” vardır dosttan ileri gönül tahtımıza yerleşen, ve “zavallılar” vardır kariyeri, parayı, şöhreti her şey zanneden…
Sahte gülüşlerin ardında ki yüzleri görmek için ya ekonomik olarak mağdur, ya hasta ya da işe ihtiyacınız olacak !
Bir kez sorar sonra kaybolurlar.
Dönüp yaşanmışlıklara bakarsınız, kurulan sofralarda ki kahkahalar gelir aklınıza, yatağınızı verdiğiniz günlerinizi anımsarsınız.
Çocuklarını “evlât” bilip büyüttüğünüz, sevdiği yemek olduğunda hiç üşenmeden bir kap içerisinde sevginizi taşıdığınız günler gelir gözünüzün önüne. Cenazelerde, düğünlerde onun yanında yer alıp sahiplenmeniz, annelerini anne, babalarını baba bildiğiniz günleri anımsarsınız.
Düşünürüz ki hasta olduğumuzda gecenin kaçı olursa olsun “bir telefon etsek” koşacak !
Daha da ileri gideriz, sohbetlerimizde “bana bir şey olsa çocuğuma sahip çıkarsın, dayısından, teyzesinden daha yakınsın bana !” muhabbetleri geçer, “Allah korusun elbette” dilek ve taahhütlü…
Çocuklarımız akrandır, arkadaştır, aynı okula gider. Mezun olurlar, diploma törenlerinde birlikte ağlarız, duygularımız ortak, yüreklerimiz bir atar…
Sonra bir gün gelir, son telefon görüşmesinin üzerinden yıllar geçtiğini fark ederiz…
Gerekçeyi düşünürüz, kendimizi sorgularız, kendisine sorarız. “Zamansızlık” ve sıradan gerekçeler öne sürülür.
Oysa neden açıktır. Biz ekonomik olarak küçülürken, onlar büyümüştür !
Sonradan elde edilenler hazmedilememiştir, sırıtır ! Saygı, ahlâk, sevgi yerini çok farklı şeylere bırakır.
Oturulan semt, binilen araba, “takıldıkları barlar, yemek yedikleri restaurantlar” girer devreye.
Alışveriş edilen mağazalar, giyilen markalar konuşulmaya başlar.
Oysa ki yıllardır aranızda bu konuların lafı bile geçmemiştir.
Yeri gelmiş sizin diplomanızla onöre olmuş, sizin çevrenizi kullanmışlardır oysa…
Sizin beklentinizse sadece paylaşmak olmuştur.
Yüreğinizi, sevginizi, yeri geldiğinde evinizi, acınızı, sevincinizi, hüznünüzü, mutluluğunuzu…
Modern çağ her kolaylığı, her konforu ayağımıza getirirken, içimizde ki sevgiyi, insanca duyguları her gün biraz daha yok ediyor.
“Komşu komşunun külüne muhtaç” deyimi yerini, “Komşu komşunun nefesine muhtaç” şeklinde yer değiştirdi.
Kasaba, köy nüfuslu apartmanlar da giriş kapısı, merdiven boşlukları ve asansörleri paylaşıyoruz artık…
Alıntı ..