Bir Varmış Bir Yokmuş

Bir Varmış Bir Yokmuş Kategori İçerikleri

BİZİM ZAMANIMIZDA – 1950 VE 1980 ARASI JENERASYONU….. 1 – Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları ve kesinlikle hava yastıkları yoktu. 2 – Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi. 3 – Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı. 4 – Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin […]

Eski Ata Dede takvimi. Her yerde bulamazsınız. Gençler bilmez…. Doğum tarihlerinde ve diğer olaylarda tabirleri duyduğunuz bu terimlerde tahmini zaman belirlemek için kullanabilirsiniz. Rumi Aylar Miladi Takvime Göre Başlangıç Bitiş Zemheri Ayı:  14 Ocak – 13 Şubat Gücük Ayı:  14 Şubat – 13 Mart Mart Ayı:  14 Mart – 13 Nisan Abrul Ayı:  14 Nisan […]

VERESİYE DEFTERLERİ.. Koca bir yılın, Koca bir mahallenin, Küçücük bir bakkal dükkanında, defteri olurdu.. “VERESİYE”..   Eskilerin bu veresiye defterlerinin yerini  şimdi kredi kartı hesap ekstreleri aldı. Aradaki fark, bir zamanlar yazdırırdık, şimdi okutulan olduk…   Küçükken rahmetli babam beni bakkala sıkça yanında götürürdü.

DENİZ KIZLARI…Oscar Wilde’ın hikayesi.. Adamın biri, her mehtaplı gecede alır başını deniz kıyısına gidermiş. Dönüşünde sorarlarmış: -Ne gördün? -Dünya güzeli deniz kızları gördüm, altın saçlarını gümüş taraklarla tarıyorlardı, dermiş hep. Bir gece yine tek başına deniz kıyısına vardığında, gerçekten dünya güzeli deniz kızları görmüş, altın saçlarını gümüş taraklarla tarıyorlarmış. Döndüğünde yine sormuşlar: -Ne gördün? -Hiç […]

ESKİDEN BÖYLEYDİ ” Çember çevrilir, su musluktan içilir, ağaçlara tırmanılırdı… Bebekler bezden, silahlar tahtadan, resimler kömür karasından yapılırdı… Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin isimleri konulur, saatli maarif okunurdu .. Komşuda pişen bize, bizde pişen komşuya düşerdi .. Geceler ayaz, sokaklar karanlık, yıldızlar parlak olurdu… Turşu, salça, mantı evde yapılır, karpuz kuyuda soğutulurdu…

ZAMAN NE ÇABUK GEÇİYOR… Zaman, ne çabuk geçiyor. Daha dün mahalle arasında plastik top peşinde koşan minicik birer çocuktuk. Büyüyünce yapacağımız şeylerin hayaliyle erittik zamanı ve büyüdük. O günlerden hafızamızda tatlı anılar kaldı. Mahalle arasında, sokaklarda ya da ekilmemiş tarlalarda top peşinde koşarken yaşanmış anılar… Çocukken sokakta top oynamayanımız yoktur heralde. Tabi şimdi çocuklar sokaklarda […]

ESKİDEN KİMLER VARDI, NELER VARDI ?…  ESKİDEN Osmanlı terbiyesi görmüş çok değerli, çok vasıflı insanlar vardı. Onlar gittiler ve yerleri dolmadı. Eskiden beyefendiler, hanımefendiler, büyük beyler, büyük hanımlar, küçük beyler, küçük hanımlar vardı. Eskiden iffet vardı, kaç-göç vardı, hayâ, mürüvvet, vefa, merhamet vardı. Üstad Necip Fazıl vardı. Profesör Ali Fuat Başgil vardı. Hasan Basri Çantay […]

Biz baldırıçıplak bir nesildik. Babalarımız açlık, kıtlık içinde yaşamışlar.. Tek parti dönemi.. Savaş yılları, kaç kaç günleri.. Hepimizin suratında egemenlerin şamar izi var, avuçlarımızda sopa izi. Hepimizin gömlekleri ensesinden yırtıktır!.. Birileri boynumuza, “yular takar gibi” kravat taktı. Güya uygarlaşacaktık. Mektepte boynumuzda plastik, sabit düğümle, boyuna lastikle geçirilen kravatlar vardı.. Onun için ben hâlâ kravat takamam. […]

Acı ve tatlı anıları ile geçmişi hatırlamak, insanı heyecanlandırıyor. Hele de, sevdiklerinin, ansızın karşına çıkmaları veya onlardan gelen bir güzel bir haberin verdiği coşku, anlatılmaz bir duygu… İnsan yaşlanınca, bu duygu fırtınası daha da yoğun oluyor.. Gözlerin yaşlanması da kaçınılmaz oluyor… HÜRRİYET GAZETESİNDEN, AYŞE ARMAN’IN OĞLUM BARIŞ CANGÖKÇE İLE YAPTIĞI SÖYLEŞİ…Hürriyet Gazetesi /10 Kasım 2010 […]

EVVEL ZAMAN İÇİNDE, KALBUR SAMAN İÇİNDE… “MAHALLE” Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede mahalleler varmış. Bu mahallelerin çocukları birbirlerini çok severlermiş. Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak aşağı iner, beraber olacakları anları iple çekerlermiş. Kavga etseler de kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış. Herkeste paylaşma duygusu, sevgi ve arkadaşlarını kollama […]

ONLARDA MI YALANDI ?… Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar, rüyalarımıza melekler uğrardı. Kapımızdan yoğurtçu, bahçemizden ishak kuşu, kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi. Kışın bir sobamız olurdu. Sobanın yanında kedimiz, kedinin önünde yün yumağı. Bir hayat bilgisi fotoğrafı gibiydik… Yerli malı kullanan, yurdunun üç tarafı denizlerle çevrili… Kuru üzüm, incir, fındık, tütün, çay, narenciye, kavun karpuz […]

Araç çubuğuna atla