TİK TAK TİK TAK!….

1990

TİK TAK TİK TAK!….
Zaman nasıl da sessizce akıp gidiyor aramızdan..
Ne oldu, ne oluyor, ne olacak derken, aslında ömür bitiyor biliyor musunuz?
Ömür.. Sayılı saatler ve sayılı nefesler.
Nefes alıp vermekle yaşamıyor insan aslında. Her nefes alış-verişte biraz daha ölüyoruz..
Son nefesi de verdiğimizde artık hayat bitmiş olacak..
Bazan koşmaktan nefes nefese kalıyoruz. Ne kadar çok nefes tüketiyoruz..
Nefes alıp vermekle yaşamıyor insan aslında. Her nefes alış-verişte biraz daha ölüyoruz..
Son nefesi de verdiğimizde artık hayat bitmiş olacak..
Bazan koşmaktan nefes nefese kalıyoruz. Ne kadar çok nefes tüketiyoruz..
Koşarken hayat çabuk geçer. Dingin bir hayat istiyorsanız, bazen hayatın akışını yavaşlatmanız gerekebilir..
Bayramlar bunun için iyi bir fırsattır. Geceler bir nimettir bu arada.
Her namaz vakti, insan yavaşça hayatın hızlı temposunun dışına çıkar, dünyadan kopar, ruhunu özgürleştirir.. Ömrünüz bereketli olsun istiyorsanız, bunu ihmal etmemelisiniz..
Bazan yanlış yöne koşar insan. Günde beş kez durup, yönünü, istikametini gözden geçirmelidir.. Yoksa deli dana gibi o koşuşturma ne ki!
İhtiraslarının, korkularının ve zevklerinin esiri olmuş bir insan nasıl mutlu olabilir..
Deniz kenarında kumdan evcikler yapan çocuklar gibiyiz! Bir dalga gelir her şeyi siler süpürür. Yenmiş, biçilmiş, talan edilmiş ekin tarlalarına döner hayallerimiz.
Eskiden saatlerimizin tik-tak sesleri vardı. Guguklu saatlerimiz vardı. Ama artık zamanın nasıl aktığını duymuyoruz.
Bakıyoruz ama görmüyoruz çoğu zaman. Hani bir de ezan sesleri olmasa vaktin nasıl geçtiğini anlamayacağız bile..
Unutmayın bu arada, “Allah zaman içinde zaman yaratandır.”
Kaçtığımızı sandığımız akibetimize doğru dolu dizgin koşuyoruz..
Hiç kimsenin Azrail’le randevusunda bir gecikme olmaz..
Ah şu insanoğlu.. Her şeyi kendisinin yaptığını sanıyor.
Oysa kişiler ya da toplulukların, kendi ahret azıklarından başka topladıkları başka bir şey yok.. Her şey olacağına varacak sonunda..
Hayat kendi yolunda akıp gidecek..
Biz denizin üzerindeki dalgalara bakıyoruz. Oysa dipte su taştan ağır ve kıpırdamıyor bile..
İnsanlar hep işin sonunu merak ediyorlar. Bense sürec içinde kendi rolümü belirleyecek bir senaryonun peşindeyim..
Bundan sonrası beni aşar. Rabbim nasıl dilerse öyle yapar..
Benim için önemli olan, beni rızası dairesinde görüp görmemesi, benim iman edenlerden olup olmamam, yapmam gereken işleri hakkı ile yapıp yapmadığım, sabredenlerden olup olmadığım, cahillik edip etmediğim, zalimlerden olup olmadığım..
Gerisi beni ne ilgilendirir ki! Allah (cc)’ın takdir ettiği eceli, rızgı ve kaderi geri mi çevireceğim. (Haşa)
Övünmekle ve dövünmekle işim hiç mi hiç olmaz.. Yunus misali “ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim”. Hepsi geçici.. Bize ebedi olan lazım..
Ecelim ömrümün kefilidir. Rızgı helalinden isterim. Helal kazanıp, helal yolda harcamak şartı ile.. Emaneti sahibine temiz bir şekilde teslim etmek isterim..
Allah’ın beni neyle meşgul ettiğine bakıyor ve iyilik olarak daha fazlasını ümid ediyorum, o kadar.
Halklar ve ülkelerin haline bakıyorum da, biliyorum ki, kazananlar gün gelecek kaybedecekler, kaybedenler ise gün gelecek kazanacaklar.
Her iki durumda da ilahi rıza ölçüsünde kazananlar ve kaybedenler olacak..
Ölüm asude bir bahar ülkesidir bir rinde.. Ölüm şeb-i arustur.
Ölüm, vuslat gecesidir.
Ölüm ölümlüler dünyasında ölümsüzlüğe yolculuktur..
Ölüm, dünya sürgününün sona ermesi, uzun süren çileli bir ömürden terhistir..
Kurban ölümle yüzleşmektir..
Şu en uzunu bir asrı biraz geçen hayat ne ki, ebedi hayatın yanında.. Gerçek hayat elmassa, bu dünyanın onun yanında çakıl taşı kadar bile değeri yoktur, olamaz.
Dünya hayatı için ahiretlerini satanlar, ellerindeki elması verip çakıl taşları satın alanlardan başkaları değildir..
Ah be ölümlü dünya..
Dakikalardır tuşlara vuruyorum.. Ömür, parmaklarımın arasından akıp giden kum taneleri gibi akıp gidiyor. Oysa nefsim çılgın bir at gibi.. Ruhum ve bedenim dünyanın ihtiraslarından uzak bir sükûneti özlüyor. Yaşlanıyorum galiba.. Bayramınız / bayramımız mübarek olsun..
Ağzınızın tadını mı kaçırdım yoksa, ölümden söz ederek.. Korkmayın, ecelimiz ömrümüzün kefilidir..
Ölümden korkuyorsanız, Allah’tan şehid olmayı isteyin, ölümsüz olursunuz..
Siz kendiniz için istemiyorsanız, benim için isteyin bari.

Alıntı : Abdurrhman Dilipak

 

 
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”

Araç çubuğuna atla