BU ÜLKE NASIL SOYULDU, GENÇLER BİLGİLENİN..
Biraz uzun ama gençlerimizi bilgilendirme açısından güzel bir yazı..
28 Şubatta bu Ülke nasıl soyuldu biliyor musunuz ?
Önce pavyonda konsomatrislik yapan bir bayanı bulup, tesettüre soktular.
Sonra onu sarık, sakal, cübbe, kaportası uygun bir sahtekarın koynuna soktular ve canlı yayında bastılar. Bu kadının adı Fadime Şahin’di..
Fadime Şahin’i hergün ekranla çıkartıp, gözyaşı döktürdüler.
Bir yandan da gerçekte esrar satıcısı bir uyuşturucu müptelası olan;
Ali Kalkancı’ya sakal bıraktırılıyor, cübbe giydiriliyor, ekranlarda “Cinci Hoca” diye kafa sallarken gösteriliyordu.
Sonra başka bir kadını tuzağa düşürürken gazete ve televizyonlara yansıyordu…
Bizler ekranlar da Fadime’nin gözyaşlarını, Ali Kalkancı‘nın kafa sallamasını, Ankara’nın ortasında toplu kafa sallayanları izlerken birileri, 26 bankanın içini boşaltıyor, bir yanda hazineyi soyuyor, Hükümet devriliyordu..
Bir yanda; gecelik faizler %7500 oluyor ve birileri malı götürüyor, enflasyon almış başını gidiyordu…
Bizlere bu tiyatroyu seyrettirenler çoktan malı götürmüşlerdi bile…
Önümüze irtica yemini atmışlardı ve bizler sazan gibi üzerine atlamıştık…
Oysa meşhur bir sözü var dı;“Eşşek eşşek olduğu halde, aynı yolda iki kere çamura saplanmaz dı…”
Ne garip; O günlerde insanlar faizler yüzünden Başbakanlığın önünde üzerine benzin döküp kendini ateşe verirken,
esnaf Başbakana yazar kasa fırlatırken, gazeteler ve TV’ler ne hırsızlıktan bahsediyor, ne de ülkenin soyulduğunu dile getiriyor,
ne de 26 Bankanın içinin boşaltılıp İsviçre bankalarına kaçırıldığını yazıyordu.
Yaşadığım Ülkemden ümidimi kesmiştim, saldım çayıra deriz ya…
Derken Recep T ayyip ERDOĞAN diye birisi geldi :
Hani yaşama gözlerini kapatmış bir insanın aniden gözlerini açması gibi bir şeydi…
Bu ZAT hergün koşturuyordu,
Hergün açılışlar yapıyordu…
Yollar, hastaneler yapılıyor,
Yerin altından tüneller açılıp Kıtalar birleşiyor,
Marmaray devreye giriyor, yerli tank, yerli helikopter, kanal İstanbul, hızlı tren, 3.Köprü, 3.Hava Limanı,
Dünyanın 2.Büyük Asma Köprüsü, Milyonlarca öğrenciye ücretsiz kitap ve tabletler dağıtılıyor, Faizler %4 lere kadar iniyor, herşey yolunda gidiyor, engellilere maaş bağlanıyor, İlk defa bu ülkede insan yerine konuyordu..
Türkiye yeryüzünde ki mazlumların umudu olmuşken, bir sabah baktım 17 ağacın yeri taşınacak diye İstanbul’da sokaklar ateşe veriliyor, bir anda ülke karanlığa gömülüyordu…
Ama dilimiz yanmıştı; Bu işte bir iş vardı.
Koç Üniversitesi yapılırken; 80 bin ağacı kesenler nasıl olurda Üniversitesini FİNAL döneminde tatile çıkarıp öğrencileri Taksime eyleme yollardı?
Nasıl olurda hergün 10 bin kumanya yollardı?
Duran adam SIRP çıkıyor,
Soyunan kadın Alman çıkıyor,
Gezicileri yönlendiren siyahlı kadın Amerikalı çıkıyor,
Konser veren piyanist Alman çıkıyordu.
Almanya sokakları yanarken ortada olmayan Claudia Roth Gezi Parkında en önde polise hakaret ediyor.
Suriye’de milyonlarca insanın katledilmesini görmeyen CNN; 22 saat kesintisiz canlı yayın yapıyordu…
Bu işte bir iş vardı,
Faizlerle anamızı ağlatan bir bankanın genel müdürü canlı yayında, “iş çıkışı toplu olarak Gezi Parktayız” diyordu..?
Niçin?
Faizler yüzünden kendini yakan insanlara acımayanlar 17 ağaca mı acırdı?
Zevk için hayvanlara nasıl kurşun yağdırdığını anlatan Safarici Boyner; Gezi Parka iniyor ben çapulcuyum diyordu.
Sokakları ateşe Verenler,
Yüzleri gözleri sarılı olan eşkiyalar,
Türkiye’nin en lüks otelinde ağırlanıyorlardı…
Olaylar her yanı sarmış; Ve Erdoğan uçağa atlayıp sırtını dönüp Ortadoğu gezisine sessizce gitti.
O giderken evde oturmuş gözlerimden yaşlar süzülüyordu,
Çünkü seni Menderes gibi asacağız diyorlardı.
Rabb’im o günleri bir daha yaşatmasın.
17 Ağaç için Türkiye’ye 100 milyar doların üzerinde zarar verenlerin sözcüleri Bülent Arınçla görüşmeye gittiler.
Ne garip sokakları ateşe verenler dünyadan habersiz MALLARDI,
Ama sözcüleri 28 şubatta ülkeyi soyan ve Erbakan Hükümetini deviren beşli Çete diye tarihe geçen ekibin temsilcileriydiler.
Görüşmeden sonra kameraların önüne geçmişlerdi,
Bütün Türkiye onlara kitlenmişti, Herhalde hükümetten bütün Türkiye’nin ağaçlandırmasını istediler diye düşünmüştüm,
Hükümetten isteklerini sıraladılar…
Kanal İstanbul‘dan derhal vazgeçilecek, 3.Hava Limanı yapılmayacak, 3.Köprü yapılmayacak, Hidro elektrik santralleri yapılmayacak.
Televizyon başında şok olmuştum, Ağaç kimsenin umurunda bile değildi. bunlar sanki Lozan’da ki İNGİLİZ HEYETİYDİ…
İnsanlar Erdoğan’ı anlamamıştı, Medya gerçekleri yazmıyordu…
Türkiye kendi boğazlarını denetleme hakkına sahip olmayan, hiç bir yabancı gemiyi denetleyemeyen, para alamayan eli kolu bağlı bir ülkeydi.
İşte Erdoğan Kanal İstanbul projesiyle canını ortaya koyuyordu,
Eğer Kanal İstanbul’u yaparsa; bütün yabancı gemileri kanal İstanbul’dan geçirip hem denetleyecek, hemde milyarlarca dolar Türkiye para kazanacaktı,
İngiltere aylardı Erdoğan’ı tehdit ediyordu,
Kanal İstanbul’u yapamazsın, Lozan’da verdiğiniz sözler var diye…
İngiltere’nin yapamadığını; bizden görünen Gezi Platformu Temsilcileri yapıyordu…
3.Hava Limanı Almanya’nın pabucunu dama atacak,
Hava sektöründe Türkiye’yi Avrupa’nın merkezi yapacak bir proje, Gezi Platformu derhal vazgeçilecek diyordu…
Erdoğan tamda bu sırada yurt dışından geri dönüyordu…
Gecenin bir yarısı ve insanlar sokaklara dökülüyordu…
Erdoğan otobüsün üzerine çıktığında; “FAİZ LOBİSİ BENİ TEHDİT EDİYOR” diyecekti…
İşte bu söz herşeyi, bütün meseleyi anlatıyordu…
Türkiye’yi geçmişte kendine borçlandırıp, Maliyenin topladığı bütün vergiyi FAİZ olarak cebe indirenler,
12 yıldır Erdoğan’ın kesip ödemediği o paranın peşine düşmüşlerdi,
Bütün meselenin özü buydu…
Ve sokaklara dökülenler tezgahı görüyor, sanki dünyaya meydan okuyor “DİK DUR EĞİLME “diyordu…
Erdoğan dik durdu ve olaylar tam dindi, derken…
Bir sabah 17 Aralık Operasyonu yapılıyordu…
28 Şubat’ta kılıf “İRTİCA”, Gezide “AĞAÇ”, 17 Aralıkta insanların en hassas olduğu noktadan vuruyorlardı “HIRSIZ”…
Yüz binlerce Filistinliyi katleden Netenyahu’ya “OTORİTE”,
Filistin Kasabı Ariel Şaron’a “ÇIĞIR AÇAN LİDER” diyenler,
Sn. Erdoğan’a “Hırsız, Haramzade, Diktatör, Yezid” diyordu…
Polisin götürdüğü para sayma makineleri, Şike davasında ki para dolu çantalar, Amerika’da ki bir uyuşturucu operasyonundaki fotoğraflar servis edilip, yem olarak önümüze atılıyor, yatağın üzerine paralar serpiliyor, muhteşem bir ALGI OPERASYONU yapılıyordu…
Bizler bu tiyatroyu seyrederken birileri HALK BANKASINA giriyordu…
Bütün gizli sırlarını, Devletin en mahrem biligilerini götürüyordu…
Ne acı ki Kuzey Irak Petrolünün parasının Halk Bankasına yatırıldığı gün, Halk Bankasına operasyon çektiler…
Bir bakana verilen hediye ya da rüşvet saat için ortalığı yıkanlar; 26 Banka soygununu görmeyen namussuzlardı…
Yıllarca bu ülkenin iliğini kurutanları, Türkiye’den çalıp İsviçre Bankalarına götürenleri görmyenler,
İran’ın ALTIN Ticaretinden milyarları Türkiye”ye akıtan Rezza Zarrab’ı hedefe koyuyor,
Müthiş bir algı operasyonu yapıyordu.
Ve İran’ın Altın Ticaretinin önünü kestiler,
Yönünü Amerika’ya çevirdiler…
O kadar ALÇAKLAR…
Benim dünyadan habersiz arkadaşımda yazıyorlar;
Rezza’yı anlat, Rezzan’ın önüne yatar mısın.
Eğer o parayı Türkiye’ye değil, İngiltere’ye akıtsaydı; Rezzan’ın önüne ben değil ama İngiltere KRALİÇESİ yatardı,
İşte siz bu kadar basiretsizsiniz..
Nelerden haberiniz var…
Önünüze attıkları yemi sazan gibi yutarsınız…
Bizler 17 Aralık’la uğraşırken; asıl bomba 25 Aralık’ta patlıyor.
Savcı 40 kişinin tutuklanmasını istiyordu, listenin ilk sırasında; Kanal İstanbul, 3.Köprü, 3.Hava Limanı, Marmaray ve Hızlı Treni yapan bütün firmaların sahiplerinin,kısacası Türkiye’yi uçuracak bütün projelere imza atan mütahitlerin tutuklanmasını istiyordu.
İşte gizledikleri asıl hedef te buydu…
Gezide başaramadıklarını 25 Aralıkta Hırsızlık kılıfıyla yapmaya kalkıyorlardı.
Hırsız görmek isteyen POAŞ‘ın nasıl alınıp satıldığına baksın…
KPSS,
Polislik,
DİL SINAVI,
Sorularının nasıl çalındığına baksın…
İş Adamlarına şantaj yapıp haraç alanlara baksın…
Milletin yatak odasını röntgenleyip kayıt eden namussuzlara baksın…
MİT’e operasyon yapan HAİNLERE baksın…
Deri, Kurban Bağışları toplayıp, Müslüman kardeşi açlıktan ölürken, Yahudi ve ABD kuruluşlarına bağışlayanlara baksın…
Anlamıyor musunuz..?
Neden İngiliz Medyası,
Alman medyası,
İsrail medyası,
Doğan medyası ve Cemaat Medyası topyekun Erdoğan’a saldırıyorlar?
Hiç mi düşünmüyorsunuz?
Bu ülke soyulurken, Hazinenin ve 26 Bankanın içi boşaltılırken, bu ülkeye çivi çakılmazken siz bu medyanın sesini çıkardığını duydunuz mu?
Menderes alnı secdeli ve sizden biriydi, Halkın adamıydı,
O’na 12 uçak dolusu ALTIN çalarken suç üstü yakalandı iftirasını attılar.
Sonunda Menderes‘i asıp Ülkeyi soydular…
Özal sizden biriydi,
Alnı secdeli bir adamdı,
Ona Diktatör dediler,tek adam dediler, zehirlediler ve ülkeyi soydular…
Ve Türkiye’nin başına gelmiş en DİK DURAN, Alnı secdeli Cumhurbaşkanı’na aynı iftiraları atıyorlar,
Biz halen mi uyanmayacağız…?
Eskiden sosyal medya yoktu,
TV’lerde insanlara gerçekleri anlatmıyordu,
Özal ve Menderes‘i yediler,
Ya şimdi?
Bütün TV ve Gazeteler el altında Yahudi ve İngilizlerin elinde bile olsa,
Sosyal medya var…
Hiç bir bahaneniz yok…
Tezgaha gelmeyin…
Önünüze atılan yemi yutmayın…
Bu ülkede tam rahat bir nefes almaya başlamışken, sahip çıkmazsak, son pişmanlık fayda vermez…
Bu gün size dürüstlük nutukları atanlar var ya; İşte onlar asıl namussuzların ta kendileridir.