ÖLÜM ASUDE BİR BAHAR ÜLKESİDİR…
Yaşamaktan yorulmadınız mı?
Ölüm olmasaydı, hayatın ne anlamı olurdu?
Ölüm bir yok oluş ya da yolun sonu değil ki!
“Ölüm asude bir bahar ülkesidir birinde.”
Öte yandan “Ölüm güzel olmasaydı, ölür müydü peygamber?”
Hem “Gideninler memnun olmalı ki, dönen yok seferinden.”
Herkes memnun olmasa da bu seferden, bu zorunlu bir süreçtir.
Ölüler sessizdir.. Aslında ölülerin ardından değil, o ölüme sebep olanların ardından ağlamak gerek asıl..
Ölülerin değil, yaşayanların haline ağlamak gerek belki de.
Hep ölenlere rahmet diliyoruz. Allah dirilerimize de rahmet etsin.
Ölüm en büyük ibret dersidir..
Ölümün sıcaklığı her insanı etkiler..
Ölünün bedeni soğuktur, ruhu ise her zaman capcanlı ve sıcacık..
Bedenin elbisesi o bildiğiniz konfeksiyon ürünleri. Ruhun elbisesi ile bedenimizdir.
O anlamda bedenimiz topraktan geldi ve toprağa dönecek..
Ruhumuz ise ölümlüler dünyasından ölümsüzlüğe hicret edecek..
Geldiği yere gidecek. Onun için eve dönüş vaktidir. Dünya gurbeti, dünya sürgünü sona ermiş demektir.
Allah çağırdığında gitmeyecek biri var mı? Kimse ecelini öne alamaz ve erteleyemez. Bizim bilmediğimiz, daha doğduğumuz gün takdir edilen bir zaman vardır..
Hz. Ali’ye soruyorlar: “Hep savaşta en öndesin, ölümden hiç mi korkmuyorsun?” Cevabı muhteşem.
“Ecelim ömrümün kefilidir.” Vakit tamam olmadan canımı kim alabilir ki? Vakit tamam olmuşsa, beni daha fazla kim yaşatabilir ki!
İster trafik kazası, ister terör deyin, akacak kan damarda durmaz.
Biz kendimizi değiştirmedikçe Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.
Geriye dönük olarak “Şunlar bunu yapsaydı ya da yapmasaydı, şu şöyle olsaydı ya da yapsaydı, bu böyle olur du ya da olmazdı” demek doğru değildir..
Allah bir şeyi dilemişse O sebebini de halkeder..
Hayır da, şer de onun iradesine tabidir. Biz sadece rızasına talibiz..
Allah (cc) hiç kimseye muhtaç değil, herkes ona muhtaçtır.
Sonuçta bizler bu dünyada yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla ya kendi cennetimize sırtımızda tuğla taşıyor olacağız, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun..
Bu dünyada yaptıklarımız ve yapmamız gerekenleri yapmadığımız için hesaba çekileceğiz..
Bu dünya yalan bir dünya. Ölümlü dünya. Mal da yalan aslında, mülk de. Makam da. Biz hepimiz okyanus kenarında kumdan oyuncak yapan çocuklar gibiyiz.
Ölümden korkanlar, şehitlik dilesinler, çünki şehitler ölmez.
Biz bu dünyada misafiriz.
Ruhumuz bedenimizde misafirdir. Ruh, acılı dünyada hantal bir bedeninin içinde tutsaktır adeta. Ruh yaşlanmaz..
İntihar etmek, öldürmek, inkardan sonra en büyük günahtır. Çünkü Allah’ın takdirine karşı bir isyan, bir tecavüzdür.
Aslında kimse ilahi takdiri engelleme ya da öne alma gücüne sahip değildir. Ömür tahammül edilmesi, sabredilmesi gereken bir süreçtir aslında.
Onun için uzun ya da kısa bir ömür değil, hayırlı bir ömür, hayırlı bir ölüm dileyelim. Allah ömrümüzü bereketli kılsın.
Biz hepimiz çağrıldığımızda oraya gideceğiz. Hiç kimsenin bu emre isyan gücü yoktur.
İnkarcıların bile..
Şimdi bizim için dünya sürgünü devam ediyor..
Muhakkak ki, her nefis ölümü tadıcıdır.
Ondan geldik, ona döndürüleceğiz.
“ÖLÜM” ÜZERİNE SÖYLENMİŞ GÜZEL SÖZLER..
Ölümü hatırlamak, hırs ateşini söndürür…
Ölüm bazen ceza, bazen bir armağan, çoğu zaman da bir lütuftur…
Ölüm hayatta büyük kayıp değildir. Asıl büyük kayıp, yaşarken içimizde ölenlerdir…
Ölüm bu; ne hükümdar tanır, ne soytarı; herkesi aynı iştahla yutar…
Ölümü geciktirmek sonsuzluğu kısaltmaz…
Ölümün bizi nerde beklediği belli değil, iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim…
Ölüm sadece sonun başlangıcıdır…
Ölmek felâket değildir Asıl felâket, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir…
Ölümün eşiğini herkes yalnız aşar…
Ölmeden önce gençliğinin, sağlığının, servetinin, vaktinin, imkân ve fırsatların kıymetini bil…
HALUK CANGÖKÇE : 9 EKİM 2011
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”