TÜRBELERDEN MEDET UMMAK!…
Din bilgini değilim, ama türbelerden şefaat dilemenin, ölüden yardım ummanın, bu ve benzeri amaçlar için mum yakmanın, çaput bağlamanın, sandukanın önünde yere kapanmanın, “yatır” mezarından toprak almanın, mezar taşını dişleyip dilek dilemenin, “yatır”ın mezarı başında şeker, sirke, simit vesaire dağıtmanın, kısacası ölülerden medet ummanın İslâmla ilgisinin olmadığını biliyorum…
Hatta bu yaklaşımlar İslâmda “günah” sayılıyor (şirk sayan yorumlar bile var)…
Dinimizde şifa makamı türbeler değil, sadece Allah’tır.
Kaderi yazan kalem Onun kalemi, hüküm Onun hükmüdür.
Allah’ın Kudret kalemiyle yazdığını hiçbir evliya, hiçbir yatır değiştiremedikten başka, peygamberler dahi değiştiremez.
Bu mümkün olabilseydi Hz. Nuh karısının ve oğlunun isyanını kırar (iman etmediler, Nuh’un gemisine binmediler, müşriklerle birlikte sulara kapılıp helak oldular), Hz. Âlişan Efendimiz çok yardımını gördüğü amcasını ölmeden önce Müslüman yapardı.
Düşünün ki, Allah’ın, peygamberlerine bile vermediği hakkı hangi ölü evliya kullanabilir de, “hidayet”, yahut “şefaat” dağıtabilir?
Müslümanın en güçlü silahı şükür içinde sabır ve duadır.
Müslüman, her türlü musibet karşısında Allah’a sığınıp sabırla dua eder…
Ve sadece Allah’tan ister.
Çeşitli Makale ve Yazılarım için:
http://www.turklider.org/TR/DesktopDefault.aspx?tabid=1583 da ” Haluk Cangökçe Gözüyle”